Temel, Dursun’a telefonda;”:Bilgisayara bakılarak çözülecek bir işim var. Bunu sen yapabilir misin” deyince, Dursun;” yaparım ama bilgisayar şu anda off’ da” der. Temel, otobüse atlayıp Of’a gelir. Tekrar telefonla arar Dursun’u.. ”Ben Of’a geldim. Şimdi bak artık şuna” der. Temel, ”Off” un bilgisayarın kapalı olduğu anlamına geldiğini bilmemektedir.
Hayatımız, bu Karadeniz fıkrası gibi yaşanmışlıklarla doludur. Aşağıda yazacaklarım, ayniyle vakidir. Kahramanları tarafımca da tanınmaktadır.
Xxxxxxxxxxx
Hüseyin Turhan; Muğla ,Büyükşehir olmadan önce ve yıllarca İl Genel Meclisi Üyeliği yaptı. Malum, İl Genel Meclisleri, ilin gelişmesi için stratejik planları ve yatırımları yönetirler. Her ay vali başkanlığında olmuş olayların gözden geçirilmesi ve yatırımların planlanmasını görüşürler.
Fethiye’nin Alaçat Köyü’nden Ali oğlu Mustafa, İl Genel Meclisi Üyesi Hüseyin Turhan’ı telefonla arar.
Bir işinin olduğunu, kendisi ile nasıl görüşebileceğini sorar. Zaten tanışmaktadırlar. Hüseyin Bey, ”Eve gel. Benim ev İtfaiye’nin yanından geçen Sedir Sokak’ta” der. Mustafa da “3 saat sonra oradayım” diyerek telefonu kapatır.
Garaja gelir Muğla’ya giden bir otobüsten bilet alır.2 saat sonra Muğla’ya varır. Muğla İtfaiyesi’nin önüne gelir. Bakar ki, orada Sedir Sokak diye bir sokak yoktur.
Tekrar telefona sarılır.” Hüseyin Bey, ben Muğla itfaiyesinin yanındayım. Burada Sedir Sokak diye bir sokak yokmuş “der. Hüseyin Bey de “Yahu Mustafa !.Ben Muğla’da oturmuyorum ki, sen Muğla‘ya niye gittin? Ben, Fethiye’de oturuyorum ya ”der. Bu sefer Mustafa ,”Ben milletvekilleri Ankara’da ,İl Genel Meclisi Üyeleri de kendi ilerinde oturduğunu sandığım için senin de Muğla’da oturacağını düşünerek Muğla’ya geldim ”der. Tekrar otobüse binerek görüşmek için Fethiye’ye döner.
Xxxxxxxxx
Zeliha, üniversite 2.sınıfta kalabalık derslerin imtihanlarını kendince bölmüş, kolay dersleri şubat ara sınavlarında, biraz ağır olanlarını da haziran sınavlarında vermeyi planlamış..
Haziranda harıl harıl ders çalışmaktadır. Bakırköy’den kalkan belediye otobüslerinin ilk durağında otobüse biniyor. İlk durak olduğu için koltukta oturma imkanı var. Ayrıca oturduğu için imtihana kadar ve okula varana kadar kitabı tekrar tekrar gözden geçirme imkanı da..
Otobüs ilerledikçe, kalabalık da artıyor içeride. Koltuklar doluyor. Ayaktaki yolcu sayısı oturanlardan fazla. Nefes almak bile zor. Biraz sonar yolculardan birisi; “Şoför bey, arabanın kapılarını kapat ve arabayı karakola çek. Hırsız var ! Param çalındı” diye bağırıyor. Zeliha’da bir telaş, bir korku..
Araba karakola çekilirse imtihana nasıl yetişecek? Hemen şoförün yanına geliyor. “Ben talebeyim. Saat 9’da imtihanım var. Saatinde yetişemezsem sınıfta kalırım. Bak bu çantam ! İçinde para mara yok. Beni serbest bırakın imtihana yetişeyim” diyor heyecanla.. Şoför halden anlıyor. Çantaya da bakıyor. Sonra ” in kızım sen” diyor. Zeliha, başka bir belediye otobüsüne biniyor ve zar -zor okuluna varıyor. Kapıda imtihana gireceklerin listesi var. Listeye bakıyor. O’nun ismi yok.. Telaş ve heyecanı bir kat daha artıyor. Hemen idaredeki sekreterlerin yanında alıyor soluğu..” Bugün imtihanım var ama listede adım yok. Bu nasıl iş” diyor. Sekreter kızlar O’nun dosyasını inceliyorlar. ”Sen bu dersin imtihanına şubat ara imtihanında girmişsin. Hem de 10 alarak dersi geçmişsin” diyorlar.
Xxxxxxxxx
Necati,1970 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari ilimler Akademisi’ne kaydolmuştu. O yıllarda “borçlu
geçmek” diye bir kural vardı.Necati,2.sınıfa geçmişti ama, alttan borçlu olduğu dersi bir türlü veremiyordu.
Biz de o yıllarda hukuk fakültesinde okuyorduk. Ders kitabı bulamazdık. Teksir diye adi kağıtlara basılmış ders notları vardı .Onlarla idare ederdik. Onları da bir üst sınıfa geçmiş arkadaşlardan alırdık.
Necati ,iktisat dersi imtihanına haziran döneminde girmiş verememiş. Eylül döneminde girmiş verememiş. Ertesi sene haziranda gene verememiş. Güz dönemi yaklaşıyor ve imtihan gene var. Bekar evinde ders çalışıyor .Bir arkadaşı gelmiş yanına ..”Üç denemede bu dersi veremedim. Şimdi eylülde 4.deneme olacak . Bir türlü geçemiyorum” demiş. Arkadaşı; “nesi var bunun Necati abi !Niye veremiyorsun ? Ver bakayım şu kitabı “ demiş. Necati arkadaşına kitabı uzatmış .Arkadaşı kitaba şöyle bir göz almış.” A, güzel abicim !..Tabi veremezsin yahu !.Bu, 2.sınıfın kitabı !.Sen yanlış kitaptan çalışmışsın” demiş.