SOYLU ÇEHRELER kitabımın bir bölümünün adı YILDIZLAR GEÇİDİ…
Gönlümün yıldızlarına yazdığım on beş yirmi şiir o bölümde yer alıyor. Başta annem babam olmak üzere evlatlarıma, dostlarıma, sevdiklerime, gönlüme dokunan değerli yüreklere ithaf ettiğim şiirler o bölümde yer alıyor. Gerçek bir Yıldızlar Geçidi. Cümle sevdiklerim yıldız yıldız parlıyor oradan. Samanyolundan dökülen yıldız kümesi ışıl ışıl parlıyor. Bu kelimeye de sahip çıkma adına burada özellikle kullandım. Hainlere isim oldu diye Ergenekon’u, Samanyolu’nu hizmeti, muştuyu ve diğer kıymetlileri kayıp kelimeler listesine atamayız diye düşünüyorum.
Şimdi kendimi yeni bir yıldızlar geçidinde bulunca başım göğe erdi desem sezadır. Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfının Anadolu Edebiyat ve Sanat Topluluğu (ANSET) öncülüğünde hazırlanan bir Yıldızlar Geçidinden söz ediyorum. İçinde Yetmiş dört şairden iki yüzü aşkın şiir Samanyolu’ndan tepemize boca edilmiş yıldızlar gibi yağıyor.
ANADOLU Şairlerinden DAMLALAR adıyla hazırlanmış bir antoloji bu…
Mazruf o kadar değerli ki muhteşem bir zarfa konmuş. Simge değeri çok anlamlı bir kapakla takdim edilen bu eserde hemen hepsini tanıdığınız gözde şairler yer almış, her birinden dökülen güçlü şiirlerle kale gibi bir eser olmuş DAMLALAR… Damla damla derya olmuş.
Şekil, tarz, üslup sarayları inşa edilmiş. Beyitlerden, kıtalardan günümüze ayna, geçmişimize muhabbet, kutsalımıza hürmet dizilmiş bir bir. Yiğitlik kokulu, destan kokulu, dostluk ve aşk kokulu şiirler gönüllerimize yağmur yağmur damlasın diye özgür bırakılmış.
Merhum Bahattin KARAKOÇ’tan Bestami Yazgan’a, Ahmet Efe’den Durdu Şahin’e, Musin İlyas Subaşı’ndan Mustafa Yıldız’a, Nazım Payam’dan Necati Aykan’a, Yusuf Dursun’dan Hikmet Elitaş’a nice ünlü sayfalarda arzı endam ederken, Türk şiirinin de gücünü, sesini, sanatını ve inceliğini sergileyen şiirlerini takdim etmişler. Yetmiş dört ismi de saysam zerrece sıkılmadan isim listemi takip edersiniz eminim. Ben öncüleri yazdım örnek olarak. Şiiriyle haykıran ve toplumu öksüz çocuk gibi boynu bükük bırakmayan ses mimarlarını yazdım. Şiiri ve çevresindekileri milli damardan besleyen büyüklerimi yazdım. Aşağıda Şairler listesinin fotoğrafını görünce eminim bana hak vereceksiniz.
Milli bir sesle irkilecek şiirin güzelliğine kendinizi bırakarak beni doğrulayacaksınız eminim. Uhrevi duygularla ürperten mısralarda gezeceksiniz. Sevgi, sevda, aşk diyen mısraları yudumlayıp, kahramanlık, yiğitlik, şahadet, vatan millet hissiyatıyla kanatlanacaksınız.
Yayın Kurulu Başkanı Hayrullah Başer “şairleri haykıran bir millet olmak büyük bir bahtiyarlıktır. Şiirleri ile bu yayınımızda yer alan, Türk milletinin gönül kahramanı şairlerimize en içten sevgi ve saygılarımızı arz etmekten onur ve gurur duyuyoruz” derken, eseri yayına hazırlayan Mustafa Yıldız Bey’in diş kirası geleneğine uygun hediyesine dikkat çekmek isterim. Bir antolojide bulunabilecek en güzel gönül cilasını mübarek ramazana denk getirip bence iftar sofrası sonrasının en değerli hediyesini sunmuş. Hayrullah Bey Halil İbrahim sofrası tanımını şiirler için kullanınca ben iftar sofrasını ihdas ettim. Mustafa Yıldız her şairi bir beyitle takdim ediyor. Yetmiş dört beyitle şairlerimizi tanıtıyor. Şayet benim için Yusuf Dursun Ağabey’e “Topbaşlı nasıl bir adam?” diye sormadan, gıyabi tanışıklığımızı gönlünden geçenlerle ifade ettiyse o insan sarrafı yüreğinden öpüyorum. Ellerinden öpüyorum. Beni tanıttığı mısralarla sizleri baş başa bırakarak “Anadolu Şairlerinden DAMLALAR”I hararetle tavsiye ediyorum ki gönlünüz ferahlasın, yüreğiniz inşirah bulsun.
“Yalvaç’ın evladı Mahmut TOPBAŞLI
Şairler içinde çok ağırbaşlı”
Muhabbetle efendim.
Mahmut TOPBAŞLI