Bir zamanlar, tutkunu olan ev hanımlarını ekrana kilitleyen Brezilya dizileri gibİ, şimdilerde televizyonlarımızın gündüz programlarında AİLE FACİALARI seyrediliyor.
Aklı kendisini adam etmemişin aklı ile adam olunmaz. Ahlakı kendisine yetmemişin de ahlakından ibret alınmaz!
Böyle programları yapanlar ve yaptıran televizyonlar parasını, izleyenler de HAVASINI ALIR !
Kötüyü görmek veya bilmek, kötülüğün tohumudur. Bu tohum, körpe dimağlara yerleşirse yeşerir. Zamanla bu utanmazlıklar doğal ve normal hale gelir.
Bir zamanlar sinemalarda, "Türk polisi yakalar" imajıyla hırsızlık filmleri furyası vardı. Bunlardan kimse ibret almadı; ama "ben yakalanmam" deyip hırsızlığa özenenlerler çoğaldı. Kötüden ibreti kötüler almaz, iyiler de bunlara ihtiyaç duymaz. Böyle programlar belki "ibret alınsın" diye yapılıyor olabilir, ama ibret alan olduğunu da sanmıyorum. Bu tür programlar ile, bunlardan haberi olmayanlar uyarılıyor. Cehaletin iyisi, kötüyü bilmemektir.
Türk aile yapısını yerle yeksan eden böyle kepazelikler bir marifet gibi gündüz kuşağı programlarda ardı ardına sıralanıyor. Karı-kocanın mahrem ilişkileri dahi televizyon ekranlarında milyonların gözleri önünde tartışılıyor. Evlilik düşünenler, evlenmekten soğutuluyor. Televizyonlarda reyting (izlenme artışı) uğruna ahlaki değerlerimiz yerle bir ediliyor.
Peygamber efendimiz hadis-i şerifinde, "böyle kötülüklere elimizle veya dilimizle engel olamıyorsak, kalbimizle tavır alıp bunlardan ilgiyi kesmemiz gerektiğini" (Müslim, 49; Ebu Davud, 1140; Tirmizi, 2172; Nesai, 5008; İbni Mace, 1275) ikaz etmektedir. Hatta daha da dikkatimizi çekmesi gerekeni, hadis-i şerifin devamında; bu kadarının (kalbi ile tavır almanın), imanın "en zayıf derecesi olduğu belirtilerek bunu dahi yapamayan kimsede, "hardal tohumu tanesi kadar iman kalmamış olacağı" uyarısı yapılmaktadır.
Peygamber efendimizin bu ikazından anlamalıyız ki, kötülüğe engel olmaya gücümüz yetmiyorsa, seyirci de olmayacağız !