3. BÖLÜM
Yine Avrupalılardan gelen açıklamalarda, NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye’nin Avrupa’nın güvenliğinde “kilit rol oynayacağı” belirtilirken, Türkiye'nin NATO'nun doğu kanadının güvenliğine ilişkin sorumluluğu paylaşması gerektiği dillendiriliyor.
Dahası, NATO'nun en büyük kara ordularından birine sahip Türkiye'nin de Ukrayna için gönüllü koalisyonun bir parçası olabileceği değerlendiriliyor yani Avrupa Türkiye’den Ukrayna’da oluşturulacak tampon bölgeye asker göndermesini istiyor, hem de hiçbir güvenlik garantisi vermeden.
Üstelik Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya asker göndermekte son derece isteksizler. Nitekim Şubat ayında "Ukrayna'ya Avrupa Desteği" konulu panelde konuşan İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, “Asker göndermeden önce, eğer onlara bir şey olursa ne yapacağınızı düşünmeniz gerekiyor” diyerek “güvenilir garantiler olmadan” Ukrayna'ya Avrupa ülkelerinin asker göndermesini beklemediğini söyledi.
Bütün bunlar söylenirken Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinden hiç bahsedilmezken, belki vize kolaylığı, karşılıklı işbirliğinin derinleştirilmesi, karşılıklı menfaatlerin gözetilmesi gibi ne manaya geldiği belli olmayan muğlak ifadelerle Türkiye’nin alacağı sorumluluk, yükleneceği misyon ve riskler karşısında ne alacağı konusu geçiştirilmeye çalışılıyor.
Daha da ötesi, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa başta olmak üzere bazı üye ülkeler, Türkiye’nin Avrupa’nın güvenlik sistemine katılabilmesi için, Akdeniz’deki petrol ve gaz arama faaliyetlerine son vermesi, egede Yunanistan’ı taciz etmemesi, Kıbrıs’ta batının istediği çözüme evet demesi gibi şartları dile getirmekten çekinmiyorlar.
ABD desteğinden yoksun kalan Avrupa’nın savunmada Türkiye’ye olan ihtiyacının, Türkiye’nin Avrupa’ya olan ihtiyacından çok daha fazla olduğu gerçeğini perdelemeye çalışan Avrupa, her zamanki gibi kaypak politikasını sürdürme ve vermeden almaya kalkan tavrını devam ettirme çabasında.
Türk Milli Savunma Bakanlığı tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada ise, “Ülkemizin Avrupa güvenlik mimarisindeki yeri Avrupa'nın beklentilerine göre değil, milli hak ve menfaatlerimize göre belirlenecektir. Ülkemiz; jeostratejik konumu, gelişen savunma sanayisi, bölgesel krizlerin çözümünde üstlendiği önemli rollerle Avrupa güvenlik mimarisinin ayrılmaz bir parçasıdır.” deniliyor.
Türkiye kendi güvenliğini sağlayabilecek ender ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Pek çok uzmanın değerlendirmesine göre Avrupa hem doğu hattının güvenliğini sağlamak hem de Türkiye’nin gelişmiş savunma sanayi kapasitesi için Türkiye’ye muhtaç durumda.
NATO’DAKİ KRİZ TÜRKİYE İÇİN FIRSAT MI?
NATO’da yaşanan AB-ABD gerilimi, Avrupa Birliği ülkelerinin dikkatini Türk Savunma Sanayi ürünlerine yönlendiriyor. Esasen bu durum, Türkiye'nin Avrupa için önemli bir stratejik ortak olması yönünde önemli bir fırsat doğurabilecek nitelik taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Polonya başbakanı Tusk ile görüşmesinde, “Avrupa Birliği güç ve irtifa kaybının önüne geçmek, hatta tersine çevirmek istiyorsa bunu ancak Türkiye’nin tam üyeliğiyle başarabilir.” açıklaması yaptı.
Gerçekçi bir yaklaşımla Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği yakın zamanda olası gözükmüyor ancak, savunmada Türkiye’ye olan ihtiyaç AB’yi ilişkileri iyileştirmeye zorlayabilir.
Yapılacak işbirliği sayesinde AB Türk savunma sanayi için iyi bir pazar olabilir. Ayrıca Türk savunma şirketlerinin AB fonlarından yararlanması, Türkiye’de yatırım, istihdam ve ihracatta ciddi artışla, ekonomide olumlu yansımalar oluşturabilir.
Öte yandan, savunmada girilecek bir iş birliğinde AB’nin her zamanki kaypaklığıyla taahhütlerinde durmayabileceği, sığınmacılar krizinde olduğu gibi sözünü tutmayabileceği göz ardı edilmemelidir. Türkiye AB savunmasında görev alacaksa karşılığında alacaklarını sağlama almalıdır. Türk ordusu kimsenin paralı askeri durumuna düşürülemez.
Tüm bu süreçte konjonktürel gelişmeler Türkiye’nin lehine işliyor. Türkiye gelişmeleri iyi okur, hazırlığını ve hamlelerini doğru zamanda, doğru yerde yaparsa, kendisini bölgesel liderliğe taşıyacak ciddi fırsatlar yakalaması söz konusu olacaktır. Türkiye bu fırsatları kaçırmazsa, bu yüzyılı Türk yüzyılına çevirmeyi başarabilir.
------------------------------ SON -----------------------------