Ahlakı sadece öznenin omuzlarına yüklemek özneyi yorabilir. Bu nedenle kolektif eylemleri de merkeze almak ve politika, hukuk, ekonomi, bilim, sanat ve eğitim gibi kurumlarını ahlakîleştirmek, ahlâkı, medeniyetin gökyüzü değil zemini yapmak esas olmalıdır. Geçmişin bagajını ve erdemlerini olduğu gibi taşımak bugün öznenin yetkinleşmesini sağlamaz. Ayrıca çağdaş meselelerle teması güçleştireceği için lakaytlığa ve ahlaki duyarlılıkların kaybına yol açabilir. Oysa ahlâk, tüm çalışma konularının en insani ve en acil olanıdır.

Doç. Dr. Emrullah Kılıç/ Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi
VI. Ahlâk Şûrası'nda yalnızca ahlâkî kriz ve semptomlarını değil aynı zamanda ahlâkın farklı tezahürleriyle birlikte modern dünyadaki değişim ve dönüşümleriyle bir anlam zemini sunma potansiyeli masaya yatırıldı. Fenomenolojik birleşim ve metaetik bir derinlikle meseleleri yeniden yorumlayarak ahlâkın yalnızca bir normlar değil aynı zamanda insanlığın varoluşsal bir proje sistemi olduğu vurgusunun yapıldığı şûra, şu iki ana görüşün karşılıklı düellosuna ev sahipliği yaptı: Yaşananları ahlaki bir kriz olarak görüp meseleye daha makro ölçekte yaklaşan ve söz konusu durumun kökeninde, ahlâkın metafizik temelinden kopmasının yattığını ifade eden akademisyenlere karşılık sayıları daha az olsa da meseleye mikro ölçekte yaklaşan ve yaşanılan durumu kriz yerine imkân, değişim ve dönüşüm üzerinden anlamak gerektiğine yoğunlaşan akademisyenlerin diyalektiği.
Şûra bildirilerinin ağırlık merkezini oluşturan makro ölçekte tespitler şöyle özetlenebilir: