Netflix'te eşcinsel karakterler genellikle masumiyet, duyarlılık ve mağduriyetle idealize edilir; buna karşı çıkan figürler ise homofobik, baskıcı veya “nefret faili” olarak konumlandırılır. Ekran dili böylelikle toplumsal kabulün sınırlarını çizen görünmez bir norm koyucuya dönüşür. Uyuşturucu kullanımı, çıplaklık ve gayri-meşru ilişkiler gençlik dizilerinde “özgürlük” ve “bireysellik” retoriğiyle estetikleştirilir; kişisel özgürlük, geleneksel değerlerin önüne konur.

1970'lerden bu yana Batı kapitalizmi, sinema ve sanat endüstrilerini ideolojik bir kaldıraç gibi kullanarak neoliberal düzeni meşrulaştıracak yeni insan, toplum ve ekonomi tasavvurları inşa etmektedir. Bu uzun soluklu projenin çağdaş vitrini olan Netflix, kitleleri "temiz içerik" vaadiyle cezbedip kendini pazarlarken dinî kod ve sembolleri yeniden tasarlar; onları küresel neoliberal aklın otoritesini pekiştirecek biçimde aşındırır. Böylece kutsalı metalaştırır, kolektif belleği hegemonik biçimde işgal eder ve icat ettiği "yeni dinler" üzerinden kültürel kodları dönüştürür. Din artık atomize, hedonist, geleneği reddeden ve en nihayetinde kendi benliğine tapınan neoliberal öznenin hayat tarzına indirgenir. Platformun içerikleri bu öznenin arzularını "din" kisvesi altında meşrulaştırırken ahlaksızlık, evlilik dışı cinsellik, ailesizlik, cinsiyetsizlik, aşırı bireycilik ve kutsala yönelik alay bu yeni inancın başat kodlarına dönüşür. Küresel stratejisinde Hristiyanlığı "modern ve akla uygun" bir din olarak pazarlayan Netflix, yerel bağlamlarda ise dini "gericiliğin" ve sınıfsal ezikliğin göstergesi şeklinde konumlandırır. Dindar karakterler, çarpık ilişkileri normalleştiren, eşcinsel ilişkilere hayranlık duyan ve karakter gelişiminden yoksun karikatürler biçiminde sunularak, dinî temsiller açık bir istismar nesnesine çevrilir.
Üretim ve sunum stratejisi
Netflix, kendisini "dünyanın en kişisel şirketi" olarak tanımlamaktadır. Bu iddia yalnızca bireysel içerik önerileriyle değil; aynı zamanda küresel ölçekte yürütülen çok katmanlı bir stratejik yapıyla desteklenmektedir. Netflix'in içerik üretim ve sunum stratejisini anlamak, özellikle dinî temsillerin nasıl ve neden problemli biçimlerde yapılandırıldığını kavrayabilmek açısından kritik öneme sahiptir. Bu strateji üç temel bileşenden oluşur:
1. Kültürel İstihbarat: Netflix, faaliyet gösterdiği her ülke için detaylı bir "kültürel istihbarat haritası" oluşturur.
2. Algoritmik Geri-Besleme: Netflix'in içerik yönetimi, yalnızca yapım aşamasında değil; yayın sonrası süreçte de veriyle biçimlenir.