Tevrat’tan: “Tanrı, ‘İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım’ dedi, ‘Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.’” (Tevrat, Yaratılış Kitabı, 26/https://kutsal-kitap.net/bible/tr/index.php?mc=1&sc=4)
Kur’an’dan: “(Hem) Göklerde ne var Yerde ne varsa hepsini kendinden olarak sizin için musahhar kıldı, şübhesiz ki bunda düşünecek bir kavm için ayetler var.” (Elmalılı Hamdi Yazır, Casiye:13, Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meali).
Her iki beyan arasındaki benzerliğe şaşmamak lazım. Çünkü her ikisinin kaynağı da aynı (Allah)…
Ancak çevirileri doğru kabul ederek konuşursak, her ikisi arasındaki nüansı da göz ardı etmemek gerekiyor.
Tevrat, insanı öteki varlıklar üstüne “egemen” olarak belirlerken, Kur’an öteki varlıkları insana musahhar kılıyor, başka bir deyişle onları insana ram ediyor, onun emrine amade kılıyor.
Bir şeye (o şey her ne ise) egemen olmak ile o şeyin zatının insana musahhar kılınması arasındaki farka dikkat istiyorum.