Hepimiz bir zamanlar çocuk olduk elbet,
Anne-babamıza isyan ettiğimiz, kızdığımız zamanlar oldu.
Ve hep duyduğumuz bir söz vardı.
"Anne-Baba olunca anlarsın"
Şu dört kelime başlı başına bir felsefe kitabı aslında;
Eve geç geldiğimizde yediğimiz fırçalarda o dört kelimenin yüreğe düşürdüğü, "Bu çocuk nerede kaldı?" kaygısı,
Ehliyetsiz araba kullanmak istediğimizde karşımızda duvar olanların bilgeliğini şimdi şimdi anlıyoruz elbet.
Zira dedikleri gibi bazı meseleleri
İnsan ancak Anne-baba olunca anlayabiliyor.
Şimdi bizim çocuklarımız bizlere isyan ediyor, dertleniyor, sitem ediyor.
Elbet onlar da ilerde anlayacaklar.
Aynı zamanda evlat sahibi olmanın nasıl büyük bir servet olduğunu da anlayacaklar. Başında ateşi düşsün diye uykusuz beklerken,
İlk dişini çıkardığında, gülümsediğinde, anne-baba dediğinde,
Uykusunda nefesini dinlerken anlayacaklar.
Ama bunun için önce evlat sahibi olmanın güzelliğini de onlara anlatmamız, cesaretlendirmemiz, her zaman yanında olacağız diye yüreklendirmemiz gerekiyor. Hükümete düşen görevler var elbet. Gençler desteklenmeli, "Evlilik kredisi" güzel bir örnek. Ama anne-babalar olarak bizlere de düşen görevler var. Zira nüfus azalıyor. Gençler daha geç evleniyor, çabuk boşanıyor, çocuk yapmaktan kaçınıyor.