Bir devlet politikası olarak nüfusu arttırmak meselesi veya hedefi, nasıl gerçekleşecek? Evliliği ve çocuk sahibi olmayı politikalar ve maddesel anlamda teşvik etmekle mi? Belki ama hepsi bu olmasa gerek, çünkü gençlerin evliliğini kolaylaştıracak pek çok adım atıldığı halde, evlilikler de nüfus artışı da istenilen seviyede değil!
Belki de işin sihri biraz da şu kelimede; '...istenilen seviye'...
Evlilik sırf mühendislik bilgisiyle üretilecek bir şey olmadığı içindir belki de... Belki de devletin istediği nüfus seviyesi, toplumun gerçekleri ile çok bağdaşmıyor, ya da toplumun gerçekleri demeyelim de birbirinden farklı pek çok değişkenin bir araya gelerek gençlerin üzerinde oluşturduğu yük ve gerilimle ilgilidir bu kaçınma işi...
Her neyse, politikacılar bunu bulmak ve çözümlemek zorunda. Akademisyenler, özellikle sosyologlar, psikologlar bu kaçınmaya dair zihin yormak durumunda... Ama günümüzde siyaset o kadar güçlü, baskın ve popüler bir halde ki, kısa zamanda kuvvetli sonuçları arzuluyor. Halbuki incelikli bir şekilde önce anlayarak, ardından kalıcı ve belki sabır isteyen güvenli yollar açarak oluşabilecek bir mevzudur bu: Gençlerin evliliğe ve çocuk sahibi olmaya özendirilmeleri...
Evliliğe yanaşmamak veya evliyse bile çocuk sahibi olmaktan kaçınmak ya da tek çocuk sahibi olmaya odaklanmak gibi durumları – hepsi de birbirinden farklı durumlar- itinayla anlamaya çalışmamız gerekiyor her şeyden önce. Bendeniz bu konunun uzmanı olmamakla birlikte toplumu anlamaya çalışan bir yazar olarak bazı şeyleri paylaşmak istiyorum...
Gençlerin birbirine tam olarak güvenemeyişi meselesini görmemiz gerekiyor öncelikle ve cinslerin birbirine güvensizliği de dikkat çekici boyutta, erkekler kızlara, kızlar erkeklere güvenmiyor. Bunda uzunca zamandır medyanın da körüklediği, aileyi bir şiddet mekanı olarak algılayan bakış açısının önemli bir tesiri var...
Gençler sorumluluk almaktan kaçınıyor. Çünkü anne ve baba o kadar güçlü karakterler ki ve çocuğa her türlü imkanı hazırlamanın telaşıyla büyütmüşler ki çocuklarını, evet çocuk bir türlü büyüyememiş... Son zamanlarda 'ev erkeği' diye çıkan bir deyimi işitiyorum arkadaşlarımdan. Gülmeyin hemen! Eskiden 'ev kızı' derlerdi, liseyi bitirip çalışmayan ve evde annesine yardım eden kızlar için... Şimdilerde bir de bu varmış: 'Ev erkeği'. Evlenmek istemeyen, çalışmaya da yanaşmayan, anne-babasıyla çocukluk evinde ve çocuk olarak yaşamaya devam eden 30'lu yaşlardaki gençlerin sayısı o kadar arttı ki mesela...