“Osmanlı ne yaptı” gibisinden soruların cevabı açıktır. Osmanlı hiçbir şey yapmadıysa, “Din ü Devlet-Mülk ü Millet” ideali çerçevesinde gerçekleşen hareketi sonunda geriye birleşik bir vatan bıraktı. Vatanın tapusunu filan andlaşmayla aldık yahut Anadolu’ya falan tarihte geldik gibi yaklaşımların isabetli olmadığını düşünüyoruz. Proto Türkler olarak daimi Anadolu’dayız. Hatta Kalubeladan beri biz bu topraklar üzerindeyiz. Ancak vatan yapılması zaman almıştır. Bu açıdan, Cumhuriyet döneminin yüceltilmesi – Osmanlı’nın basitleştirilmesi gibi çabaları beyhude buluyoruz.
Üzerinde yaşadığımız vatanın kolay kurulmadığı, mesela Anadolu birliğinin sağlanmasının zorlukla başarıldığı ortadadır.
Bırakınız Anadolu Selçuklularından hemen sonraki durumu ve ilk kuruluş yıllarındaki vaziyeti, Fatih Sultan Mehmed döneminde bile Anadolu’da pek çok devlet ve beylik mevcuttur. Bunların hem sayıca çokluğu ve konumları, hem de yerleşmiş devlet otorite ve geleneklerine sahip olmaları, siyasi birliğin sağlanmasının ne kadar zor ve güç şartlarda gerçekleştiğinin açık delilidir. Vatan kurulurken, muhtelif devlet ve beyliklerin nüfuz ve hükümranlığı altında bulunan topraklar birleştirilmiş ve Türk birliği sağlanarak bütün coğrafyalardaki irili ufaklı topluluklar millet halinde kaynaştırılmıştır. Önemle kabulü gereken bir gerçek de budur.
ÇÖKÜŞ SEBEBİ HEP AYNIDIR: TEFRİKA
Anadolu Selçuklu devleti, Sultan I. Aleâddin Keykubad’ın ölümünden (1237) sonra oğulları İzzeddin Kılıçaslan ile Gıyâseddin Keyhüsrev arasında uzun süren amansız bir mücadeleye sahne olmuştur. İşin daha da kötü yanı, bu mücadele sırasında Sâdettin Köpek [1] gibi bir diktatörün birçok değerli ve tecrübeli devlet adamını ortadan kaldırmış olmasıdır. Selçuklu devleti ve nihayet Anadolu için emir ve yöneticilerin katli çok büyük bir kayıp olmuştur. Devletin bu hale düşmüş olması, Moğol istilâsını davet etmiş ve sonuçta Anadolu paramparça olmuştur. Anadolu Birliğine giden zorlu sürecin başında ta’dâdi olarak şu beylik ve devletleri görüyoruz.
Doğu Anadolu’da Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletleri. Trabzon ve havalisinde Rum İmparatorluğu; Kastamonu’da Candaroğulları; Balıkesir’de Karesi Beyliği; Batı Anadolu’da Aydınoğulları; Kütahya ve havalisinde Germiyanoğulları; Karaman ve civarında Karamanoğulları; Maraş ve Elbistan yöresinde Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları; Isparta ve havalisinde Hamidoğulları; Denizli ve yöresinde Lâdik veya İnançoğulları; Milas ve Muğla çevresinde Menteşeoğulları; Afyonkarahisar ve havalisinde Sahib Ataoğulları; Beyşehir ve Seydişehir havalisinde Eşrefoğulları; Manisa’da Saruhanoğulları; Güney sahillerinde Alâiye Beyliği; Orta Anadolu’da Eratnaoğulları, Taceddinoğulları, Pervaneoğulları; Güney Anadolu’nun büyük bir kısmında Memlûklar devleti; Doğuda İran, Irak, Horasan ve Azerbaycan. Doğu ve Güney-Doğu Avrupa’da hâkimiyeti kırılmış olmakla beraber Altınordu devleti; Kırım Hanlığı ve İstanbul’un fethi sırasında dâhi grandukalık halinde olup henüz bir kırallık bile olamayan Moskova. Osmanlı, işte bu beylik ve devletlerin kesafetine rağmen Anadolu Türk birliğini sağlamayı başarmış ve bugün vatan dediğimiz bu toprakları yeni nesillerin gönlüne ebedî olarak intikal ettirmiştir.
Osmanlı’nın akıllı mücadelesi sonucu Anadolu Birliği sağlanmamış olsaydı, yani isimlerini saydığımız beylik ve devletler yaşamış olsaydı acaba bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üzerinde kurulduğu bir vatan olur muydu? [2] Ve yine acaba, Osmanlı ne yaptı? Gibisinden küçümseyici soru soranların geceleyin yatıp içinde mışıl mışıl uyudukları bir evleri olur muydu?
Zannetme ki ecdadın hep yatar uyurdu
Öyle olsaydı nereden bulacaktın eldeki yurdu
Üç kıt’ada yer yer hâlâ kanayan izleri şahid
Bir gün olsun dinlenmedi o büyük nesl-i mücahid!
Beyim, Osmanlı daha ne yapsın? Ha, başka şeyler istiyorsan, şunları şunları da yapsaydı diyorsan, kusura bakma onları da bir zahmet artık sen yap!
[1] Köpek ismi o tarihlerde isim olarak kullanılır hakaret içermezmiş.
[2] Mustafa Kemal Paşa yönetimindeki İstiklâl Harbimizin gerekçesi “Vatanın düşman işgalinden kurtarılması”dır. Demek ki bir vatanımız varmış.