Sömürgecilik tarih boyunca biçim değiştirdi ama “işleyişi” asla değişmedi. Güçlü olan, zayıf olanı “bağımlı” kılmanın yollarını buldu. Bundan 500 sene öncesine kadar “keşif” adı altında topraklar işgal ediliyordu. Afrika kıtası 1800’lerin sonundaki Berlin Konferansı’nda cetvelle paylaşıldı. Ardından askeri işgaller başladı, koca Osmanlı İmparatorluğu pay edildi.
Birinci ve ikinci dünya savaşları ise küresel yağmanın en kanlı, vahşi finaliydi. Ancak silahlar, daha güçlü silahlarla susturulduğunda sömürgecilik bitmedi. Aksine, halkların iradesini diplomatik masalara bağlayan, emeklerini ise küresel finans kurumlarına akıtan yeni bir siyasi ve ekonomik sömürü düzeni oluşturuldu. Güçlü olan, zayıf olanı önce toprağa, sonra masaya, günümüzde de “dijital evrene” bağımlı kılmanın yolunu her zaman buldu.
Konumuz da bu yeni sömürü düzenin, nihayet tartışmaya açılması…
Avustralya Katolik Üniversitesi'nden Jessica Russ-Smith ve Monash Üniversitesi'nden Michelle Lazarus’ın kaleme aldıkları makalede, yapay zeka şirketlerinin (OpenAI, Google, META vb.) taktiklerini, eski sömürge devletlerinin “işgal stratejilerine” benzeterek çok çarpıcı bir hukuk kavramı üzerinde durdular: “Terra Nullius.”