Dervişe “bereket” nedir diye sormuşlar, “siz bereketi bollukla, çoğalmakla karıştırırsınız ama bereket o değildir. Bereket iyi olanın, hoş olanın sürekli olmasıdır” diye cevap vermiş.
Derviş bu. Kafası karışık, ruhu değişik adam. Oturmuş, matematiğini çalışmış bereketin, denklemini çıkarmış. Dermiş ki “x eşittir sonsuz y ise bu denklemin ‘y’si berekettir erenler. O halde söyleyin bakalım ‘x’i nedir?” Sonra gözlerini bir an kapatıp, hafifçe gülümseyerek “cömertliktir” diye fısıldarmış.
Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle söylemiş: “Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala cömert bir gönülle sahip olursa malı bereketlenir. Kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse malının bereketi kaçar.”
Bunu bildiğinden “isteme ki versin” dermiş derviş. İtiraz edermiş bu cümleye bazıları “vermeyi istemeseydi istemeyi verir miydi?” Gülümsermiş derviş: “İsterken gönlüne kuşkuyu, nefsini, şeytanı sokmayacak insan isterse elbette verir. Ama o da zaten istemez. Çünkü ona lazım gelen istemeden verilir.”
Dedik ya, tuhaf adam bu derviş. “Ömrün bereketlensin” diye dua edermiş bazen. İnsanlar zannedermiş ki ömürlerinin uzaması için dua ediyor kendilerine derviş. İşin aslını bilen bilirmiş fakat. Derviş, “ömrün bereketlensin” derken “yaptığın, işlediğin doğru davranışlar az bile olsa Allah onları bereketiyle çoğaltsın, sürekli hale getirsin” diye dua edermiş.