Ve nostalji diye bir şey var.
Alaylı'yı görenler
Koca İstanbuı'u değişmem
Bu köyle diyorlar
Ben de pek inanmıyorum ama
Öyle diyorlar.
Yanlış mı anladım diye
Tekrar soruyorum
Gerçekten böyle diyorlar.
Bir gün
Alaylı'ya gideceğim.
Ne kadar köylüm varsa tarlalarda
Toprak kokan ellerini tutup
Boyunlarına sarılacağım
Bu şiirimi okumayan
Bu köyümü sevmeyen
Bütün insanlara darılacağım.
"İkiz tepeler"in çimenlerinde
Amcaoğlunla güreş tutmuştum.
Yendim diye sevincimden miydi neydi
Sapanımı orada unutmuştum.
Yolum düşecek bir gün
Biliyorum
"Burun"a oturum
Çam havası alacağım
Sahibinden habersizce karpuz tarlalarına dalıp
Islık çalacağım.
Alaylı'yı görenler
On şehri değişmem
Bu köyle diyorlar
Belki inanmayacaksınız ama
Öyle diyorlar.
"Sofra taşı"nın yanında ateş yakmış
Mısır ütmüştüm.
"Toptaşlar"ın orada eşek arılarını kızdırmış
"Ekşili deresi"nde davar gütmüştüm.
"Ören"in eteğinde yaşlı bir ev vardır
Evin eteğinde yaşlı bir çardak
Oturun da görün
Hemen gelecektir
Bir sürahi ayran ve bir topraktan bardak.
Sohbet arasında selamımı da deyin bi zahmet
Yaşıyorsa memnun olacaktır
Antikacı Gara Bıyık Ahmet.
Heyy Alaylı
Bilmez miyim bütün köyler güzeldir
Ama Alaylı'yı daha bir övesim gelir.
Bütün ekinleri taşıyıp "Yolaşan"a
Dövene binip harman dövesim gelir.
Alaylı'yı görenler
Kırk şehri değişmem
Bu köyle diyorlar
Belki inanmayacaksınız ama
Öyle diyorlar.
Keçileri kaybetmiştim bir gün
Meğer "Seferin Muhammedin" bahçesine girmişler
O da dutup davarları
Götürüp ağılına kapatmıştı
Öfkeden deliye dönmüştü beni görünce
Bir testi su içip
Bir de hap atmıştı.
Hey Alaylı
Hey gidi köylülerim.
Tarlalarda yorulursanız
Beni de çağırın
Çapa yaparım, pamuk toplarım.
Tırpanla ekin bile biçerim
Ayranı görünce hiç dayanamam ha
"Ele güne karşı" tasla içerim.
Alaylı'yı görenler
Dünyayı değişmem
Bu köyle diyorlar
Belki inanmayacaksınız ama
Öyle diyorlar.
Osman Uslu