ALLAH TEZ ŞİFA VERSİN İNŞAALLAH. DUALARINIZI BEKLİYORUZ.
1970 - 71 Öğretim yılında öğlene kadar derslerin devam ettiği bir cumartesi günü aynı sınıfta birlikte olduğum ama olgunluğu yaşı, örnek kişiliği ile sınıfın hatta Yıldırım Beyazıt Lisesinin ağabeyi konumunda bulunan Ali İlkbahar ağabey, beni bir yere davet etti. Tereddütsüz güvenerek kabul ettim. Keçiören de kaba inşaatı süren rahmetli Mustafa Kılıçer ağabeyin inşa ettiği bir binanın, pencereleri naylonlarla kaplı, bir odasına girdik. Bir masa ve kalaslardan yapılmış oturaklar vardı. Masanın başında ise güler yüzlü bir agabey oturuyordu. Benim gibi liseli bir gurup arkadaşta masanın etrafında yer almıştı. Kış günü olması nedeniyle hava soğuktu. Masanın altında küçük yuvarlak ızgara türü bir elektrik ocağı ayaklarımızı ısıtıyordu. Dikkatle dinlediğim, çok hoşuma giden bir sohbetin ardından tanıştık. Masanın başında oturan ağabey Ankara Hukuk Fakültesinde okuyan Halil Şıvgın agabeydi. Herhangi bir sorunuz var mı diye sordu. Büyük bir heyecan ve tereddütsüz kabulle "Tum anlatilanlari kabul ediyor ve ay dusunuyorum. Bu durumda artik biz neciyiz" diye sordum. Halil abi cevaben "Biz mücadeleciyiz ve sağ yumrukta işaretimiz" dedi ve sağ yumrugunu sıktı. Ben ve odada ki diğer arkadaşlar sağ yumruklarımızı sıkarak yeniden milli mücadele gurubuna ve davasına katılmış olduk.
Halil abi bizim liseyle bir yıl ilgilendi. Kültür çalışmalarımızı yaptırdı.çok aktif ve verimli çalışmalarımız neticesinde Yıldırım Beyazıt lisesi mücadelecilerin kalesi oldu. Tiyatrolar, anma geceleri, kültür gazeteleri, şiir yarışmaları vb çok sayıda faaliyetle mücadelecilerin sayısı bir hayli arttı. Halihazırda faaliyet yürüten mücadelecilerin her gurubunda, mücadelesini sürdüren bir çok arkadaş o dönemde aramıza katılan mucadelecilerdir.
Bir gün Halil ağabeyin, Ankara nın varoşlarindan Çinçinbaglari mahallesinde, ailesiyle birlikte yaşadığı evi Türkiş bloklarına taşıyacağıni duyduk. Liseli arkadaşlar elbirligi ile evi taşıdık. Yeni evi bizim kültür çalışmalarımızı sürekli yaptığımız bir mekan oldu. Rahmetli annesi bize pastalar börekler yapar ve ikram ederdi.
Yine, günlerden bir cumartesi, Halil abi bizim gurubu, evi yerine, bir pastahaneye davet etti. Pasta ikram etti. Ve bundan sonraki kültür çalışmalarınızı falan agabeyiniz yaptıracak dedi. Bir Mana veremedik. O tarihte teşkilattan Ankara sancak başkanımız Cemil Çiçek'le birlikte ayrıldıklarıni çok sonra öğrendik. Bize hiçbir şey anlatmayan Halil abi ile görüşmemiz yasaklandı. Talimatla, pikniklerde, o sohbetlerde çektirdiğimiz tüm fotoğraflarda imha ettirildi.
12 Eylül sonrası kurulan ANAP in kurucusu oldu. Cemil Çiçek başta olmak üzere bir çok arkadaşın siyasette yer almasını sağladı. Uzun yıllar genel başkan yardımcılığı ve Sağlık Bakanlığı yapan Halil abi ile tam 15 yıl sonra ANAP Genel Merkezinin açılış töreninde karşılaştık. Açılışa Islahat Demokrasi Partisi olarak davet edilmiştik. Aykut abi başta olmak üzere katılım sağladık. Aykut abi açılış esnasında törenden ayrıldı ve beni, vekaleten törende kalıp, selamlarını iletmem konusunda görevlendirdi. Törenin sonuna doğru Halil abinin yanına gittim ve Aykut abinin selamlarını ve hayırlı olsun dileklerini ilettim. Çok samimi bir üslupla ellerimi, ellerinin içine alarak "çok teşekkür ederim Tahsinciğim" dedi. Şaşırdım ve sordum "abi nasıl hatırladınız. 15 yıl geçti. Beraber olduğumuz günlerde biz daha çocuktuk. Unutmamışsınız" dedim. Halil abi "Unutulurmusun Tahsin. Senin o çalışmaların, gayretin ve o günler unutulur mu?" sözleri beni çok bahtiyar etmişti.
Daha sonraki yıllarda Halil abi, rahmetli Özal'ın cumhurbaşkanı adaylığı düşündüğü sıralarda Islahatçı Demorasi Partisi genel merkezine, Aykut abi ile özel bir görüşme için geldi. Gayet samimi bir tarzda bir teklifte bulundu. Aykut abiye " abi sn. Özal Cumhurbaşkanı olacak. ANAP in başında iktidarı sürdürecek biri yok. Kadro yok. Islahatçı demokrasi partisinde lider siz varsınız. Kadroda var. Özal'ın düşüncesi de bu yönde. Gelin partileri birleştirelim. Bizdeki lider boşluğunu ve kadro eksiğini böylece tamamlayalım." Diye tarihi bir teklif yaptı. Bu teklif doğrudan bir başbakanlık yolunun açılması teklifiydi. Düşünülüp cevap verileceği söylendi. Tabii, ne düşünüldü bilemem ama teklif bir süre sonra reddedildi.
Halil abiyle sonraki görüşmelerimiz çınarsporun, Mansur tarafından gasp edileceği döneme rastlar. Sagolsun çok emek verdi. Chp içinde yer alan Eski bakanlardan Yaşar Okuyan'i ve bazı arkadaşlarını devreye koydu. Polatlı yolundaki evinin bahçesinde, Filistin sokaktaki ofisinde bir hayli görüşmelerimiz ve sohbetlerimiz oldu. Bir sohbetimizde söylediği "Takip edin bir kaç aya kadar israil başbakanı Ariel Şaron ya öldürülecek yada bitkisel hayata girecek " demişti bizde adam sapasağlam, nasıl olacak diye, söylediklerini pek dikkate almamıştık. Yaklaşık iki ay falan geçti. Birgün tv den haberleri seyrediyorum. Ariel Şaron hastahaneye kaldırıldı diye bir haber. Şaşırdım. Zaten bir kaç gün sonrada bitkisel hayata girdi. Bir süre sonra da öldü. Araştıran, okuyan, Dünya olaylarını yakinen takip eden bir ağabeyimiz.
Halil abi Ankara imam Hatip ten başlayarak Ankara yi teskilatlayan, basta rahmetli Osman Necmi Ozkan ve ailesi olmak üzere bir çok arkadaşımızı ve aileyi teşkilata kazandırmış. Vatan, millet, bayrak ve inanç konularında hiç taviz vermemiş değerli bir agabeyimizdir.
Allah kendisinden razı olsun. Insaallah zor günler yaşadığı bu günleri sağlıkla atlatır, hizmetlerine kaldığı yerden devam eder. Selam ediyorum. saglik Dualarımız Halil abimizle.
Tahsin Serdaroğlu 27/07/2025