Tarihi eserlerimizin restorasyonlarıyla ilgili tartışma giderek büyüyor. Bu konuda, aslına sadakat bahsinde ısrar edenlerin tarafındayım bendeniz... Bu tartışma bağlamında restorasyon nedir, amacı nedir gibi soruların belki cevaplarını bulabileceğiniz bir yazımı sizlerle paylaşmak istedim.
Hayatın fayda gerektiren çok saçaklı güncelliği, çoğu kez bizi sabırsız ve hızlı davranmaya, aktif müdahaleler eşliğinde önlemler almaya yönlendirir. Sözgelimi akan bir damı aktarmak için ille de sonbahar yağmurlarını beklemek gerekmez, ama bu işten anlayan bir ustayı bulmanız veya çok ihtiyarladığı halde evin anahtarlarını hala belinde taşımakta ısrar eden babanızı bu işe ikna etmeniz de işe yarayabilir. Yahut 'hayatın fayda gerektiren çok saçaklı güncelliği' demişken, karnı burnunda eşinizin doğacak oğlunu yeni taşınacağınız damı akmayan başka bir evde dünyaya getirmek üzere gece gündüz başınızın etini yiyor oluşu gibi sebepler de çıkabilir karşınıza. Ya da Belediyenin aldığı kamulaştırma kararı çerçevesinde zaten eski evinizi terk etmek zorunda kalışınız ihtimali de olabilir, hayat bu... Neticede, hemen her taşın anlatabileceği farklı hayat öyküleri eşlik edecektir size, akan damı aktarmayı sonbahara bırakıp bırakmamak gibi küçücük ve önemsiz bir işte bile...
Daha büyük ve çok daha önemli addettiği işleri de vardır oysa hayatın. Tamirat güncelliğinden daha derinde, sofistike manada hissedilecek şeyler... Mesela; 'kaybetme endişesi ve unutma kaygısı' gibi, 'iz sürememe, kesinti, kopuntu korkusu' gibi, 'bağlamı yitirme telaşı' gibi, 'muhafaza refleksi', ' tahattur zevki', 'medeni tasavvurda mütemadiyet' gibi, büyük konular... Ki bu gibi unsurların, daha yüzeydeki 'tamirat' gereksinimlerinden daha az hayati olduklarını da iddia edemeyiz.