
ABD Trump yönetimi; Kasım 2025 Yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ni kamuoyuna açıkladı. 29 sayfalık belge ABD’nin dış politika ve askeri doktrininde son 30 yılın en büyük yön değişikliğine işaret ediyor. Yeni Dünya Düzeni oyun planında yeni kurallar getiren belge küresel kamuoyunda geniş bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
ABD küresel hegemonya hedefinden vazgeçip içe ve yakın çevresine (Batı yarım küre-Amerika kıtası) odaklanacağı açıklanıyor. Belge; ABD Batı ittifakını dağıtıyor mu? ABD NATO’dan çekilecek mi? ABD kabuğuna mı çekiliyor? Kim kazanacak, kim kaybedecek sorularıyla sıcak gündemde tartışılıyor.
Amaç Ne?
Asıl hedef; temel ulusal çıkarları korumak, hayati konuları önceliklendirme stratejisini belirlemek. ABD’nin içte ve dışta hayati öncelikleri olarak;
-
Sınırlarda tam kontrol
-
Altın Kubbe yeni nesil füze savunma sistemi ile dünyanın en güçlü ordusu
-
Ülkenin manevi ve kültürel varlığının yeniden canlandırılması ifade ediliyor.
Kısaca güçlü ordu, güçlü ekonomi, sağlıklı kültürel demografik yapı ile güçlü ABD ulusu hedefleniyor.
Strateji Belgesi’nde öne çıkarılan ilkeler ve yeni yaklaşımlar şöyle sıralanıyor:
Egemenliği korumak ve temel çıkarlar tehdit edilmedikçe başkalarının işine karışmamak.
Güç yoluyla barış. Barış başkanı Trump iddiası (Dünyada sekiz çatışmayı sonlandırdı!)
Ekonomik baskıyı bir sopa olarak kullanmak.
Yük paylaşımı ve yük aktarımı. Müttefiklere NATO savunma harcamalarında GSYİH’ nın %5’ine çıkarılması resti. Artık %2 olamaz kararı.
Avrupa’nın koruması ya da artık dünyanın jandarması değiliz. Stratejik, jeopolitik yeniden konumlanma. (Avrupa’ya tehdit. NATO’ya eleştiri.)
Kitlesel göç çağı bitti. Çünkü ulusal güvenliği tehdit ediyor.
Ekonomik Güvenlik önemli. Enerjide bağımsızlık, sanayi ve teknolojiyi ülkeye geri getirmek. Zira Çin çok ilerledi ona bağımlı olamayız.
Neo Monroe Doktrini (Trump eklentisi):
Batı yarımküre (Amerika kıtası) en yüksek öncelik. (19. Yüzyılda Avrupalı sömürgecilere Amerika kıtasına karışmayın burası bizim alanımız söylemi. Şimdi bu daha da genişletilerek Çin ve Rusya’ya da batı yarımküresine ekonomik ve askeri olarak yaklaşmayın burası bizim korunaklı kalemiz resti)
Kritik teknolojilerde üstünlük (Yapay zekâ, biyoteknoloji, kuantum v.s.)
Esnek gerçeklik ve işlemsel diplomasi. Yani dış politikayı pragmatik, gerçekçi, ilkeli ve güçlü ancak ölçülü, ittifakları şartlı ve pazarlığa açık gören bir yaklaşım.
Şahin olmadan güçlü, güvercin olmadan ölçülü olmak.
Küresel Bakış:
Amerika Kıtası (Güney-orta-kuzey Amerika): En yüksek öncelik, korunaklı kale, dokunulmaz bölge.
Asya: Ekonomiyi güçlendir, çatışmayı engelle. Askeri çatışmadan kaçınarak ekonomik ve teknolojik yarışmayı kazanma stratejisi uygulanacak. Yani Asya özellikle Çin agresif rekabet alanı. Japonya, Güney Kore, Avusturalya ve Tayvan ile ekonomik ve teknolojik bloklaşma, Çin’i kuşatma. Aslında Asya ABD için jeopolitikadan öte ekopolitik ve teknopolitik rekabet edilecek arena.
Avrupa: Medeniyet krizi yaşıyor. Çökmekte olan bir uygarlık. Kültürel ve demografik sorunları var. Nüfus azalıyor ve yaşlanıyor. Vatansever partileri desteklemek gerekiyor. Ukrayna krizi Avrupa’ya tehdit ve istikrarsızlaştırma sebebi. Avrupa düzeltilmesi gereken bir proje. Avrupa ekonomisi yakın zamana kadar dünya ekonomisi büyüklüğünün %25’i idi. Şimdi %15’e düştü. Kendi savunmasına odaklanmalı ve kendi ayakları üstünde durabilmelidir. Kültürel yenilenmesi şart. Eski müttefiklik sistemi sürdürülemez.
Ortadoğu: Yükleri aktar, barış inşa et. Askeri varlık azaltılmalı. “Abraham Anlaşmaları” ile İsrail ve Araplara havale edilmeli. ABD artık enerji ihracatçısı. Ortadoğu’nun enerjisine muhtaç değil. İşlerini bölge ülkeleri kendileri çözmelidir.
Suriye’de istikrar ABD, İsrail, Türkiye ve Araplar desteğiyle sağlanabilir. Filistin/Gazze’de öyle. Türkiye bölgede “ayrılmaz ve olumlu bir aktör” olarak hak ettiği yeri yeniden alabilir. Türkiye “bölgesel dengeleyici güç/kilit aktör” olarak yer alabilir.
Ortadoğu’dan odağın kaydırılması gerekir. Bölgedeki krizlere doğrudan müdahale sınırlandırılabilir.
Afrika: Yardım yerine ticaret ve yatırım odaklı ilişkiler amaçlanmalıdır. Zengin enerji ve kritik mineral kaynaklarına odaklanılmalıdır. Afrika’ya sadaka vermeyeceğiz, onlarla iş yapacağız.
Netice olarak; ABD kaynak ve enerjisini her yere dağıtmak yerine lazer odaklı stratejik hayati noktalara yönlendirmelidir. Her şeyle ilgilenilmeyecek. Siyasi yönetimler, rejimler, değerler önemli değil, çıkarlar ve ilişkiler önemlidir. Müttefik ilişkileri yeniden tanımlanıyor ve öncelikler yeniden belirleniyor. Motto “Önce Amerika”. (America First)
YORUM OLARAK SONUÇ:
Yeni Güvenlik Strateji Belgesi’nde net olarak belirtilmemiş olsa da, belgenin çıkış noktası, ABD’nin artık, tek kutuplu dünya hakimiyetini sürdürme kapasitesini kaybetmiş olduğu gerçeğidir. (2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki tüm GSH’nın yarısı ABD’nin, %2’si Çin’in elindeydi. Bugün bu oran ABD için beş kat azalışla %10’a düşerken, Çin’in payı on kat artışla %20’ye çıkmış durumdadır.)
Kaynaklarının dünya jandarmalığına yetmediğini gören ve çok kutuplu dünya düzeninde, tek hâkim güç olamayacağını anlayan ABD, önceliklendirme yaparak hiç olmazsa “ESAS BELİRLEYİCİ GÜÇ” (The Main Determining Force) olabilmek istemektedir.
Tıpkı bir zamanların “Güneş Batmayan İmparatorluğu” olan İngilizlerin gittiği yolu izliyor. Kurduğu ve kuracağı yeni ittifaklarla “Belirleyici Güç” vasfını başarmayı hedefliyor.
Büyüyen Çin ve Dünya stratejik dengelerinin kaydığı uzak doğuyu nasıl kontrol altına alabileceğini planlıyor. Çin’e karşı uygulanan yaptırımlar yoluyla ekonomik yönden kontrol etme politikalarının işe yaramadığını görerek Çin’in belirleyici güç olduğu her alanda (Çipler, nadir elementler, ucuz üretim yeteneği, biyolojik ve teknolojik yenilikler v.s.) ABD’nin kendine yeterli hale gelmesini ya da çok sağlam müttefikleri yardımıyla bu hedefine ulaşmayı planlıyor.
Stratejik öncelikleri yeniden belirlerken, Ortadoğu’yu bölgedeki müttefiklerinin kontrolüne bırakmayı planlıyor. Ancak İsrail’in kalıcı güvenliğini sağlamadan buradan sıyrılamayacağını bildiğinden “Abraham Anlaşmaları” yoluyla Arapları kontrol etmek isterken bölgedeki Kürtlerin hamiliğini de Türkiye’ye bırakmayı planlıyor.
Buradan yorumunu okuyucuya bırakmak üzere beş mesajı dikkatlere arz ediyorum:
“Trump’ın yapmak istedikleri, Türkiye’nin hedef ve çıkarlarıyla büyük ölçüde örtüşüyor. “Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
“Erdoğan’ın İsrail’e sert söylemleri sadece retorik”
“Ortadoğu’da en işleyen yönetim modeli “hayırsever monarşi”dir.”
“Dünyada 1946’dan bu yana ABD’nin dahil olduğu 93 darbe ve rejim değişikliği yaşandı. Bunların tamamı başarısız oldu, rejim değişikliği hiçbir zaman işe yaramadı.”
Tom Barrack-ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye özel temsilcisi
“Kürtlerin güvenliğini sağlayacağız. Türkiye engel olursa aşırı zarar görmüş bir ekonominin gazabına uğrarlar. Para birimleri rekor düzeyde düştü ve başka şeyler de oldu. Bunu Rahip Brunson için yapmıştım, onu hızlıca geri verdiler.” Trump
Soru:
ABD’nin açıkladığı bu Güvenlik Stratejisi Belgesi’ndeki perspektif küresel istikrarı artırır mı yoksa dünya daha parçalanmış hale mi gelir? Müttefikleri yalnız bırakıp rakiplerini cesaretlendirdiğinde dünya daha özgür mü olur?
Yani bu halde; küresel istikrar artar mı yoksa tam tersine dünyayı daha istikrarsızlaştırır mı?
Önümüzdeki yıllar bakalım ne gösterecek?
“Önce Amerika” mı yoksa “Önce Dünya” diyenler mi kazanacak?
11.12.2025 Aydın BOLAT