HEDONİZM KİTLELERİN AFYONUDUR
MAKALE
Paylaş
29.12.2025 08:15
194 okunma
İlhan Akkurt

Ciddi bir anlam dayanağı olmadan zevk ve sefa içinde Yılbaşı kutlamaları derin projenin kitlelere dikte edilmesidir. Karl Marks’ın “Din kitlelerin afyonudur” sözüne antitez olarak biz de “Hedonizm kitlelerin afyonudur” diyoruz. Marksistler, hâkim sınıfların hâkimiyetlerini ve sömürülerini sürdürebilmek için insanları dini kullanarak uyuşturduklarını/uyutulduklarını iddia ederler. Marksist ideoloji kitlelerin derdine derman olamadan unutuldu gitti. Ancak hâkim güçlerin saltanatı/hâkimiyetleri sürmekte, sömürüleri devam etmekte ve insanları bir takım algı manüpilasyonlarıyla oyalayıp/uyutulmaya devam etmektedirler. Portekiz kralı Salazar veya İspanya diktatörü Franco’ya atfedilen 3F formülü vardır. FADO-FUTBOL-FİESTA ya da FEMİNİ. Bunlar müzik-futbol-festival ya da kadın yani cinsellik. Bu liderler halklarını bu fenomenleri kullanarak sorunsuz yönettiklerini söylerler.

Hedonizm kelimesi Yunanca bir kelime olan Hedone kelimesinden türemiştir. Bu felsefe, hayatın anlamı haz/mutluluk/zevk peşinde koşmak olduğunu savunur. Hedonizm felsefesine göre insanların bu dünyadaki amacı, acıdan kaçarak haz peşinde koşmaktır. Bu felsefeye göre insana haz veren şeyler iyidir, bunun yanında acı, keder ve üzüntüler ise kötüdür. Her insan için bu böyledir. Buraya kadar diyecek bir şeyimiz yok. İnsanın hayatını devam ettirmek için yeme, içme ve güvenlik ihtiyaçları vardır. Bu meşru ihtiyaçlarımızın karşılanmasından aldığımız hazza biz MUTLULUK deriz. Bu ihtiyaçlarımızın giderilmesi, insanı mutlu eder. Ancak Kapitalizm’in haz anlayışı bunların ötesinde bir şeydir. Kapitalizmin haz anlayışı hayati ihtiyaçların ötesinde, sınırsız ve ölçüsüz eğlence, macera, uyuşturucu ve fuhuş (3F) olup, aslında insan hayatı için olumsuz etkileri olan bu şeyleri normal gösterip bunları bağımlılık derecesinde meşrulaştırmasıdır. Bunlardan aldığımız hazza ise ZEVK deriz. İşte Hedonizm insanlara zevk veren eğlenceli şeyleri kapsar. Daha çok nefsi arzuları/egoyu tatmin eden şeylerdir. Yani gerçek Hedonizm insanların hayati ihtiyaçların karşılanması, insanlığa ve hayatın devamına olan faydamızın dışındadır. İnsan sadece ihtiyaçlarının karşılanmasının dışında, hayata ve bir insana dokunması da onu mutlu eder.

Gelelim konumuzun felsefik boyutlarına. Günümüzde “Çağdaş uygarlık” diye yutturulan, Batı Medeniyetinin ürünü olan ve demokrasi kılıfı içinde sunulan KAPİTALİZM tam bir EGO MEDENİYETİ’dir. Ego’nun en önemli yönü haz ve zevk peşinde koşmasıdır. Sırlandırılamazsa insanı tam bir esaretine alır ve bağımlılıklara sebep olur. Bu açıdan insanın en zayıf yönüdür. Kapitalizmin oluşmasına hizmet eden temel alt yapıdan biri, eski Yunan’da Kyrene okulu, Filozof Epikür’den gelen ve Jeremy Bentham, James Mill ve John Stuart Mill gibi düşünürlerin başını çektiği “Faydacı Felsefe”dir. Bu anlayışa göre insan doğası gereği egoist ilgi ve eğilimlere sahip olduğu ve bunları doyurarak mutluluğa erişeceği tezini savunurlar.  Yani insan hazları-zevkleri peşinde koşar ve acıdan kaçar. Bu insanda, bizim nefsi arzular dediğimiz egonun diğer bir yönüdür. Amerikalı filozof William James’in geliştirdiği Pragmatizm/faydacılık felsefesi de benzer anlayışa sahiptir. Egonun bir yönü insana üstünlük duygusu aşılayarak, diğer insanlar üzerinde hâkimiyet/güç peşinde koştururken, diğer yönünde zevkleri/hazları peşinde koşturmasıdır. Bu hedefler Batı Medeniyetinin/kapitalizmin temel aldığı hayat anlayışıdır. Bu temeller üzerine kurulan kapitalist Ekonomik Felsefe, “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ve “İnsan ihtiyaçları sonsuzdur” diyerek her türlü ahlaki ve devlet sınırlamasına karşı çıkarak, her türlü nefsi zevkleri ölçüsüzce tatmini bu felsefe üzerine kurulmuştur. Kapitalizm egonun her iki yönünü de meşrulaştıran bir sistemdir. Bu anlayış “Ben hem üstünüm hem de egomun/nefsimin her istediğini yapabilirim” demektir. Sadece ekonomik alan değil, aslında her türlü insani ilişkilerin temeli fayda/maddi çıkar üzerine kurulmuştur.  

Kapitalizmin insanları manüpile etmek için kullandığı en önemli araç özgürlüktür. Özgürlüğe «Dilediğimi yaparım» anlamını yükleyerek ben özgürüm deyip; yiyip-içip, gezip-tozup, eğlenip, harcayıp başka derdi yokmuş gibi davrananlar; sorumluluklarının farkında olmayanlar; soyut hiçbir hedefi ve gayesi olmayanlar; her zaman canının/nefsinin istediğini yapanlar tipik birer hedonisttirler. Bu yolda artık, hiçbir zevk ve eğlencenin kendilerini tatmin edemediği kişilerin durumu ise patolojiktir ve tedavi edilmesi gereken duruma düşürülmüşlerdir. Ayrıca yine geliştirilen Nihilizm, hayatın içten içe bir anlamı olmadığına dair felsefik bir doktrindir. Yani “Hayatın anlamı nedir?” diye soran birinin, bir nihilistin vereceği cevap: “Hayatın anlamı yoktur. Dolayısıyla her şey serbesttir” olur. Varoluşsal nihilizme göre, hayatın diğer filozofların ortaya koyduğu gibi tartışmasız ve ortaklaşa kabul edilebilecek bir anlamı yoktur, dolayısıyla kişinin bu hayatta her şeyi yapmak özgürlüğü vardır. Özellikle de, Nietzsche’nin “Tanrı öldü-God is dead” aforizmasıyla,  kapitalizmin işine yarayan doktrinlerden biri nihilizm olmuştur. Ne demiş Dolteyeski “Tanrı yoksa her şey mubahtır.” Mutlak bir hesap soracak/hesap günü yoksa korkacak bir şey yok, her türlü haltı yiyebilirsin. “Hedefe varmak için her yol mubahtır” diyen bir Makyevelist akıl da işin içine girince sadece hedonizm değil ayni zamanda her türlü gayri meşru davranışlar da kanuna yakalanmadıktan sonra meşrulaşmış olmaktadır.

Hedonizmden bahseden bir de Epikür var. Çoğu zaman Hedonizm’le karıştırılan onun bu öğretisinin amacı, Hedonizm gibi zevkin ve keyfin maksimuma çıkarılmasıdır. Ancak, Epikürizm’in keyfi en yükseğe çıkarmak için izlediği yol, Hedonizm’den oldukça farklıdır. Epikürizm’de kişinin keyfini maksimize etmesi, ve iç huzura ulaşması için kişinin alçakgönüllü bir hayat yaşaması, hayatın nasıl işlediğini anlaması ve arzularını kısıtlaması beklenir. Bu tam olarak Epikür'ün söylediği şeydi, sadece hazzı elde etmek için hangi yolun en iyi olduğu meselesiydi. Huzurlu bir yaşam sürmek, temel şeylerle yetinmek ve arkadaşlar/sohbetler olduğunu söylerdi. Bu bizim mutluluk dediğimiz şey olmaktadır. Diğer hazcılar yani bize göre zevk peşinde koşanlar, bütün gün ahlaki bir sınırlama olmadan parti yapmanın mutluluğun en iyi yolu olduğunu söyleyebilirler.  Epikür, ahlaksızsanız ve her şeyi aşırı yapıyorsanız mutluluğu en üst düzeye çıkarmanın imkansız olduğunu söyler. Epikür ile John Stuart Mill gibi modern bir hazcı arasındaki fark (ya da en azından bir fark) bir tutum meselesi: Epikür karamsardı. Hayatın çok fazla zevk fırsatı sunduğunu düşünmüyordu, bu yüzden mutlu bir hayatın anahtarı acıdan kaçınmaktı. Mill, zevk bulma şansımız konusunda biraz daha iyimserdi ve bu yüzden daha olumlu bir hazcılığı savundu. Bu yüzden Epikür'ün haz tanımı çok farklıdır. Daha çok "erdem sonucu haz" şeklinde bir anlam ifade ediyordu. Yani bizim hedonizmi/hazcılığı mutluluk ve zevk diye ikiye ayırmamız durumu çok anlaşılır hale getirmektedir. Hem Epikürcüler hem de Hedonistler haz peşindedir; ancak Hedonistler zevke ulaşmak için ahlaki olarak doğru ya da yanlış olsun her şeyi yaparken, Epikürcüler bunu yapmaz. Mill’ci Hedonistler, fiziksel zevklere (cinsellik, içki, daha fazla cinsellik ve yiyecekler) dayanır. Epikürcülük daha çok zihnin zevkleri denilen mutlulukla (bilgi, felsefe, hayal kurma) ilgilidir.

Sanırım işin felsefik boyutları anlaşılmıştır. Şimdi asıl konumuzun derinliklerine girelim. ABD’de bugünlerde ortalığa saçılan EPSTEİN DOSYASI Kapitalizmin zirve yaptığı ülkelerde, toplum çürümüşlüğünün nerelere ulaştığını görüyoruz. Açıklanan dosyalardaki belgeler, 4 bin 500'den fazla sayfadan oluşmaktadır. Belgelerde Epstein'in ünlü kişilere şantaj yapma iddiaları ve çocuklara yönelik cinsel istismar suçlamaları, siyasetten iş dünyasına, Hollywood'dan medyaya yani kapitalizmin tepesi şantajla esir aldığı iddialar arasında. Epstein davasında dünyanın en ünlü televizyonunun patronu, Avustralya eski başbakanları, CIA ajanları, çok bilinen Hollywood aktörleri, ünlü sporcular, eski bir Avustralya işçi partisi başkanı, çok zengin iş adamları, çeşitli nüfuzlu kimseler…200 kişilik isim listesi var. ABD ve İngiltere’de olduğu gibi, bu şebekenin Avustralya’da da önemli kişileri kapsamaktadır.ABD Başkanlarından, Joe Biden, Donald Trump, Bill Clinton,Barack Obama, İngiliz Kraliçesi Elizabeth’in oğlu Prens Andrew, Prens Charles, CIA Direktörü William Burns, Siyonist lobinin savunucusu Avukat Alan Dershowit, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Rothschild ailesi üyeleri, Henry Kissinger, George Soros eski Beyaz Saray danışmanı Kathryn Ruemmler, aktivist ve dilbilimci Noam Chomsky, Bill Gates, eski Norveç Başbakanı Thorbjørn Jagland, eski Barclays başkanı Jes Staley şarkıcı Michael Jackson, illüzyonist David Copperfield Stephen Hawking ve eski New Mexico Valisi Bill Richardson gibi ünlü isimler de yer almaktadır. Bırakın normal yolları artık anormallikler LGBT adıyla meşrulaştırılmaktadır. Bu gün kapitalist batılı ülkelerde eşcinsel evlilikleri ve LGBT sapıklıklarını topluların %80’i normal karşılar hale gelmiştir. Bütün bu sapkınlıklar zevkçi hedonizmi meşrulaştıran kapitalizmin ulaştığı noktadır. Önce bunlara zevklerini tatmin için ortam hazırlayanlar şimdi de sinsi emelleri için bu yaptırdıkları sapıklıklarla onları tehdit etmektedirler. Tepedeki görünen ünlüler bu haldeyse aşağıdakilerin halini siz düşünün. Oswald Spengler “Batı’nın Çöküşü” isimli iki ciltlik eseri 1923 yılında yayınlamıştı. Günümüzde yaşasaydı bu eseri acaba kaç cilt olurdu.

Gelelim asıl konumuza, kim bu insanlığı hedonizmle uyuşturanlar ve bunların derdi ne, kim bu hâkim küresel elitler? Şimdi bu küresel elitler kim bunları Londra’nın merkezinde City Of London denilen 3 Km2’lik bir bölgenin anayasası, mahkemeleri polisi olan, Vatikan gibi İngiltere’den ayrı özel bir devletleri olduğunu kaç kişi biliyor? Burada kendilerinin yönettikleri İngiltere Merkez Bankası, bütün bankaların ve 455 yabancı bankanın bulunduğu tam bir finans-kapital merkezi. Dünyadaki bütün hisse senetlerinin % 51’i, vadeli işlemlerin % 45’i ve euro tahvil işlemlerinin % 70’i bu merkezden yönetilmektedir. ABD bile finans işlemlerinde buraya bağımlıdır. Bakmayın siz devletlerin Merkez Bankalarının bağımsız oldukları palavralarına. En önemlisi, bu durum gün geçtikçe daha kötüleşmektedir. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından yayımlanan rakamlara bakıldığında, dünya ülkelerinin toplam borç miktarı, 2025 yılı Aralık’ta toplam küresel borç, üçüncü çeyrek itibarıyla yaklaşık 346 trilyon dolarla yeni bir zirveye çıktı. Küresel borç geçen yılın aynı döneminde, 2022’de 305,3 trilyon dolar olarak kaydedilmişti. Toplam borcun küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYH) oranı bu dönemde yüzde 310'u buldu. Yani dünyanın toplam GSYH’sı küresel borcun üçte biri 100 trilyon dolar civarıdır. ABD'nin yıllık 30 trilyon dolarlık milli gelirine karşın brüt borçu 37 trilyona yükselmiş ancak toplam borcu olan hane halkı, finansal olmayan şirketler, finansal şirketler ve kamunun yaklaşık 101 trilyon dolar borcu bulunuyor.  64,2 trilyon dolarla Çin iken, sahip Japonya 24,5 trilyon dolar borçla ABD’yi takip etmiştir. Peki bu en gelişmiş ülkeler kime borçlu, alacaklılar kim?

2022 yılında, dünyanın toplam serveti 550 trilyon dolar, borçları ise 305 trilyon dolar, yani servetin yarısından fazlası aslında borç ve servetin giderek küçülen bir insan grubunun elinde toplandığı belirtilerek, dünyanın en yoksul % 50’sinin toplam servetinin, 2010’da en zengin 388 kişinin servetine denk geldiği ve her gecen yıl servetin toplandığı eller azalarak, 2015 yılında bu sayının 80’e, 2016’da 62’ye, 2017’de 43’e, 2019’da 26’ya ve 2021 de ise 10 kişiye düştüğünü, sonunda kendi kontrollerindeki kapitalist sistemle varılan nokta, OXFAM raporda, dünyanın en zengin   günümüzde 10 kişinin toplam serveti, dünya nüfusunun yarısı olan 3.7 milyar insanınkinden ve %1’in serveti %99’dan daha fazla. Peki gelişmiş ve gelişmemiş her devlet borç batağında olunca bu kadar devlet kime borçlu? Madem 2021 yılında 10 kişinin serveti dünyanın nüfusunun yarısının servetine eşitse bir sürü şirketin, bankanın ve servetin gerçek sahibi kimler? Titiz bir inceleme yaparsak, dünyadaki Google, Apple, Microsoft Dupont, Coca Cola, Exxon Mobil, General Elektric, General Motor, General Mottors gibi şirketlerin sahiplerine ve ABD’deki 500 büyük firmanın sahiplerine baktığımız büyük hisselerin sadece 4 şirkete ait olduğunu göreceksiniz. Bunlar BLACKROCK, VANGUARD STATE STREET ve FMR olduğunu göreceksiniz. Bunlar banka değil, bankalarında sahipleri olan küresel yatırım şirketleri. Dünyanın şu anki en büyük bankaları; Bank of America, JP Morgan, Citigroup, Wells Fargo, Goldman Sachs ve Morgan Stanley. Bütün bu bankaların yönetimi ve hissedarları State Street Corporation, Vanguard Group, BlackRock ve FMR (Fidelity) isimi dört şirkete ait. Ayrıca bunlar birbirlerinin de sahibidir. Vanguard ve Blackrock’ın fonları Staet Street hisselerine, State Street ve Blackrock fonları da Vanguard’ın hisselerine sahiptir.  Dünyayı sömüren herkesin borçlu olduğu kapitalist piramidin en tepesinde birbirine iç içe girmiş bu yapı vardır. Bu yapı hem göstermelik devletleri ve onların tepelerindeki görünür yöneticilerini kendi hâkimiyetlerinin devamı için kullanmakta, kendilerine itaat etmeyenleri sapkınlıklarıyla tehdit etmekte ve insanlığı sömürmektedirler. Onlar malı götürürken, devletlerin ve dünyanın görünmez sahipliğini yaparken insanlığı Hedonizmi kullanarak uyuşturmaktadırlar. Geçen asırlarda birileri hakimiyetlerini sürdürmek için dini değerleri de kullanmışlardır. Günümüzde Tanrı’yı öldürenler (!) “Kitleleri hedonizm afyonuyla” uyuşturmaktadırlar.

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya