ABD'nin 33 sayfalık ve 12 maddelik yeni Ulusal Güvenlik Strateji belgesi küresel kamuoyuna duyuruldu. Bu belge, "Trump Sonucu" adı verilen bir yaklaşımla eski Monroe Doktrini'nin yeniden canlandırılması anlamına geliyor. Monreo Doktrini 1823 yılında, ABD başkanı olan James Monreo’nun ortaya attığı bir şekilde ABD’nin yeni kıtada, Avrupa ile güç paylaşımı olan ve ABD’nin genelde kendi çevresiyle ilgilenmesi ve kabuğuna çekilme politikalarına yönelmesidir. Günümüze yönelik söylersek “küreselcilikten/ dünyanın jandarmalığından çekilip, yakın çevreyle ve iç problemlerine yönelmedir.” Aslında bu doktrin Başkan D. Trump’ın “Make America Great Again/Yeniden Büyük Amerika” politik hedefine uygun bir doktrindir. “Önce Amerika" slogonu ile çıkar odaklı dış politika olup, ideolojik söylemleri terk edip DEMOKRASİ ve MEDENİYET misyonluğu yerine, ABD'nin somut ulusal çıkarlarına uygun politikalar üretmektir. Önceliği kendi iç sorunlarının çözümüne odaklanmak, göçmen sorunu, dış ticaret açıkları ve yeni teknolojik gelişmeler. Yeni güvenlik stratejisi, getirisi olmayan Rusya, Afrika ve Ortadoğu gibi ülkelerden ziyade, daha çok Çin ile ekonomik ve askeri rekabeti öne almıştır. Bu yeni hedef için Rusya, Hindistan ve Türkistan ile iyi ilişkilere yönelmiştir.
ABD’nin dış borcu 2025 Kasım ayında 38,396 trilyon, GSMH ise 31 trilyon dolardır. 2024 yılı dış ticaret açığı 918 milyar dolar. Bu ticaret açığı ile ABD dış borçlarını kapatamaz ve daha da borç yükünün artacağı açıktır. Avrupa’nın korucu gücü olan NATO harcamaları, ABD’ye büyük yük olduğundan Nato’dan bile çıkmayı seslendirmektedir. Bu politikayla Nato ülkelerini, savunma harcamalarına daha fazla pay ayırmaya zorlayıp, Rusya tehdidiyle silahlanmaya zorlamakta ve silah kartellerini memnun etmektedir. Trump ilk dönem seçildiğinde bu yeni stratejinin temellerini atmıştı. Trump, “bitmeyen sonsuz savaşlar dönemini sonlandırıyoruz. Uzak topraklarda, birçoğunun ismini bile duymadığı yerlerde, çok eskiden beri devam anlaşmazlıkları çözmek, Amerikan ordusunun görevi değil. Biz dünyanın polisi değiliz” demişti.
Küreselci emperyalist, İsrail yanlısı Wall Street-Pentagon ve Silah-Petrol Kartellerinin adamları olan küreselciler, ABD’yi kendi çıkarları istikametinde adeta “DÜNYANIN JANDARMASI” gibi kullanmakta ve çıkarları tehlikeye düştüğünde, istedikleri lideri devirip ülkelere savaş açtırmaktan çekinmemektedirler. Bu amaçla ABD, dünya üzerinde yaklaşık 80 ülkede 750 civarında askeri üslerinde yaklaşık 150 bin asker konuşlandırmaktadır. II. Dünya savaşından bu yana, yaklaşık 93 siyasi darbeye destek verdi ama çoğu başarısız oldu. Küreselci Sorosçularla sembolize edilen Amerikan derin devleti, Wall Street’teki İsrail ve Yahudi sermayesini temsil eden Neo Con’lar, CIA, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’nda etkilidir. En hâkim oldukları yer de, Pentagon yani Savunma Bakanlığıdır. Dış ilişkiler konseyi CFR, Üçlü Komisyon ve Bilderberg yine derin ailelerin önemli faaliyet alanlarındandır. ABD ekonomisine hâkim küreselci baronlar, dünya üzerindeki zengin yer altı ve üstü ekonomik değeleri yüksek varlıklara sahip ülkelerin zenginliklerine, ABD ordusuyla gerek darbelerle gerekse askeri işgalle çökmektedirler. Gerçi benzer politikaları Kanada, Görnland ve Venezuella gibi yakın çevresindeki devletlerle gerilimi, Trump’ta sürdürmektedir. Sömürgecilikte bunların damarlarına işlemiştir. ABD’nin bu içine kapanma stratejilerini, küreselciler ve İsrail engellemek istemektedir. Bu maksatla zaman zaman Trump’un kirli işlerini ortaya dökmekle tehdit etmektedirler. ABD’nin Afrika ve Ortadoğu bölgelerinden çekilme istekleri bizim Afrika, Suriye, Irak ve İsrail karşısında elimizi güçlendirmektedir. Suriye’de bu ay içinde lehimize dönük ve Gazze’de zalim İsrail’in durdurulmasına yönelik girişimlerimizden sonuç alabiliriz. Trump durdurulamazsa İslam ve Türk dünyasıyla yakınlaşacağı ortadadır. Çin’e kaşı politikaları bunu gerektirmektedir.