Röportaj: Cevat Akkanat
Cevat Akkanat: Selamünaleyküm…
Durdu Şahin: Aleykümselam…
Cevat Akkanat: Buyurunuz, ilk sorum şu: Şairlere, yazarlara, fikir adamlarına sorular sordunuz, neydi derdiniz, niye sordunuz?
Durdu Şahin: Bilmeyenler çok konuşuyor, bilenler de genellikle ya hiç konuşmuyor ya da çok az konuşuyordu. Ben bilenlerin yeteri kadar konuşmasıyla birçok gerçeğin daha iyi anlaşılacağına inandım. Derdim bilenlerin bildiklerini daha anlaşılır, daha doğru, daha teferruatlı konuşmasına sorularımla katkıda bulunmaktı. İnanıyor ve biliyordum ki bilmeyenlerin konuşması ne kadar yanlışsa, bilenlerin susması da o kadar yanlıştı. Yine bildiğim bir söz şöyle diyordu anlayanlara: “Sözü altın olanın susması ihanet gibidir.”
Sorularımla sözü altın değerindeki şair - yazar dostlara konuşmalarını ve konuştuklarını okuyuculara ulaştırabilmeleri için imkân hazırladım. Bu konuşmaları bilahare kitaplaştırarak da okuyucularıma ulaştırdım. Gördüm ki insanlar, sözü altın değerinde olan ve bu işi hakkıyla bilenleri dinliyor, okuyor, onlardan faydalanıyor
Ben bu şekilde bir hayli faydalı neticelere ulaştığıma inanıyorum. O mülakatlarımda şairlerin söylediği sözlerin, okuyuculara sunulan görüşlerin azımsanmayacak bir kısmı; sonradan şiir, sanat, edebiyat adına gerçekleştirilen araştırmalarda kaynak vazifesi gördü.
Mutluyum…
Cevat Akkanat: Eyvallah, iki kitap, Gülşende Hasbihal ve Okumak, Yazmak, Düşünmek… Bu kitaplara bakınca bugün neler hissediyorsunuz? Ayrıca okurlara ulaşmayı bekleyen röportajlarınızın varlığını da biliyorum tabii...
Durdu Şahin: Bugün bu kitaplara bakınca geçmişte röportajlarla çok kaliteli bir hizmet yaptığımı anlıyorum. Kitapları okudukça o zamanın şartlarında ustaların ne kadar doğru sözler söylediklerini, kendilerinden sonraki şair ve yazarlara adamakıllı ve dosdoğru yolları gösterdiklerini, şiirin, sanatın, edebiyatın nelere malik olduğunu görüyor ve mutlu oluyorum.
Diyorum ki “Ne güzel düşünmüşüm, ne güzel sormuşum, ustalarım ne de güzel cevaplamışlar ve bendeniz bu yürek okuntularını bütün maliyetini de cebimden ödeyerek okurlara ulaştırmakla ne güzel bir iş başarmışım.”
Birçok edebiyatçı arkadaşımdan bu kitaplardan zaman zaman faydalandıklarını duymam, öğrencilerimin bir kısmının bu eserlerdeki dillendirilen görüşlerden performans ve proje ödevlerini kotardıklarını görmem günümü daha bir güzel eyliyor.
Mutluluğum ve kendime güvenim kuvvetleniyor, seviniyorum.
Sorularıma sunulan yürekli cevaplarla, edebiyata önemli katkılarda bulunan ustalara, ustaların ustalarına daha bir saygı duyuyorum. Allah gayretlerini, sağlık, mutluluk ve başarılarını daim eylesin, diyorum.
Cevat Akkanat: Ben biliyorum lakin herkes öğrensin... Nasıl ulaşıyordunuz kültür sanat adamlarına?
Durdu Şahin: Tamamen kendime has yöntemlerle ulaştım şair dostlara, yazar arkadaşlara, saygıdeğer ustalara…
Bazen telefonla, bazen faksla, bazen bizzat giderek, bazen bir arkadaşla soruları göndererek bazen de yüz yüze konuşarak...
Her konuşmanın gerçekleştiriliş biçimi çoğunlukla farklı oldu. Zamana ve şartlara göre beni şair ve yazarlara kavuşturacak, onlarla beni buluşturacak, sorduğum soruların cevabına ulaşabilmeme katkıda bulunacak her imkânı değerlendirdim. Zatıâlinizin de bana bu konularda çok yardımının olduğunu inkâr mümkün değildir. Bu vesile ile merhum Nazir Akalın ustanın da bir hayli desteğini gördüğümü buradan hatırlatmakta fayda var. Merhum Bahaettin Karakoç, Bestami Yazgan, Osman Arslan, Arif Ay ve merhum A.Vahap Akbaş, Mustafa Özçelik gibi işlerinin ehli ünlü ustaları saygıyla anıyorum.
Beni bu tür çalışmalarımda cesaretlendiren bütün gönül dostlarına en samimi teşekkürler…
Cevat Akkanat: Hazır sorularınız vardı bir de, bunları gönderiyordunuz. Cevap göndermeyenler vardı mutlaka. Neler yapıyordunuz böylesi durumlarda?
Durdu Şahin: Saygıdeğer ağabeyciğim bu konuda en önemli avantajım şair ve yazar dostların benim samimiyetime inanmasıydı. “Durdu Şahin soruyorsa soruları, mutlaka bir şekilde cevaplarımızı değerlendirir” diye inanıyorlardı.
Bir şeyi daha şüphesiz biliyorlardı ki; Durdu kardeşleri çok inatçıdır. Sorunun cevabına ulaşana kadar sorularını 10, 50, yüz kere bile olsa yılmadan, yorulmadan ulaştırır. “En iyisi cevaplayıp kurtulmak. Yoksa kurtulamayız Durdu Şahin'in elinden” anlayışı hâkimdi şair ağabeylere.
Tabi ki bu da onların iyi niyetiydi. Azmimi, gayretimi ödüllendirmek onları da mutlu eyliyordu.
Onlardaki benim gayretime saygı, bendeki onların ilmine hürmet sayesinde Gülşende Hasbihal ile Okumak, Yazmak, Düşünmek isimli eserlerim okuyucularımıza ulaştı.
Bir de hiçbir şaire ve yazara kızmazdım.
Cevap gönderemeyenlere cevapları ulaşana kadar sorularımı ulaştırır ve neticede mutlaka hedefime ulaşırdım,
Cevat Akkanat: Israrlarınız karşısında şairlerin, yazarların tepkileri var mıydı?
Durdu Şahin: “Israrlarınız karşınızda tepkileri de sizlere ulaşıyor muydu?” diyorsunuz...
Yaklaşık 20 yılın mevzuu bahse konu olaylar... Mutlaka zaman zaman. bahseylediğiniz türden tepkilerle karşılaşmışımdır, sitem kabilinden; lakin fazla tepki ile karşılaşmadım diyebilirim. Bazı arkadaşlar ya da ustalar cevaplarını biraz geç ulaştırıyorlardı. Bir yıl, iki yıl sonra cevaplarını ulaştıranlar bile vardı.
Cevat Akkanat: Sizinle ilgili olarak “bir kuşağa soru sormayı öğreten adam” diyebilir miyiz? Çünkü zamanla bu tür röportajları gerçekleştirenlerin sayısı bir hayli fazlalaştı.
Durdu Şahin: Evet bunu ben değil siz dediniz. Sizden başkaları da dediler. Mesela Arif Ay ustamız zaman zaman derdi, dillendirirdi bu hususu.
Bendeniz hem bu işi daha ısrarlı bir şekilde geliştiren hem de kendimden sonrakilere bu işin yolunu, usulünü öğreten bilindim adeta. Bugün bile bana o röportajlara o cevapları o ustalardan nasıl kotarıyordun diye sorup cevaplarım karşısında hayranlığını gizlemeyenlerle karşılaşıyorum.
O zaman internet, cep telefonu yoktu. Hakikaten çok zordu bu işler. Bana kendi çapında “ısrarla zoru başaran adam” da diyebilirsiniz.
Cevat Akkanat: Başlıca hangi konularda konuşturdunuz kültürümüzün önemli isimlerini? Ana başlıklar nelerdi? Sıralarsak nasıl bir liste ile karşılaşırız?
Durdu Şahin: Şiir, sanat, sanatçı, şair, milli sanat, evrensel sanat, birlik, barış, ahlak, okuma, yazma, düşünmek, konuşmak, kitaplarının özellikleri, hayat hikâyeleri, bilinmeyen yönleri, usta - çırak münasebetleri, şiir şölenleri, ahbap çavuş ağırlamaları vs.
Cevat Akkanat: Tabii dergiler ve gazeteler de faydalandı sizin bu çalışmalarınızdan. Hangi gazete ya da dergilerdi onlar? Elinde hazır bir liste bulunmayabilir lakin şöyle bir sırala desek... Nerelerde okurlara ulaştırdınız o röportajları?
Durdu Şahin: Saygıdeğer ağabeyciğim yazmadığım gazete ve dergi kalmamıştı adeta. Alnı secdeye âşık, her daim kıbleye doğru yürüyen, milli ve manevi değerlere yürekten bağlı olduğuna inandığım, sanata, edebiyata saygılı sayfalarını bildiğim gazete ve dergilerde okurlara, okurlarıma ulaştı genellikle.
Cevat Akkanat: Sizinle röportaj niyetiyle sizlere ulaşanlar var mıydı?
Durdu Şahin: Vardı elbette. .
Rahmetli Dr. Hasan Ali Kasır ağabeyimizin kızı Ayşegül Kasır kardeşimiz, Usta Yazar Osman Aytekin Bey, şiir ve sanat konusundaki görüşlerimi duyurma imkânı sağlamışlardı. Bendeniz de zevkle ve şevkle bahse konu hususlarda görüşlerimi okurlarıma ulaştırmıştım, bu röportajlar vesilesiyle.
Osmaniye’de bir yerel TV spikeri Bestami Yazgan ağabeyimizle bendenizi ağırlamış, eğitim, şiir, sanat, öğretmenlik gibi konularında konuşturmuştu.
Sezai Karakoç üstadımızla, Merhum Akif İnan üstadımızla, merhum Erdem Beyazıt üstadımızla konuşmak nasip değilmiş..
Cevat Akkanat: Sorum şu: Kendinize soru sordunuz mu? Yahut “Kendinize soru sorunuz” desek neler sorarsınız?
Durdu Şahin: Siz de bilirsiniz ki en zor olan hususlardan biri de insanın kendini tenkit eylemesidir, kendini tartmasıdır, kendi olarak kalmasıdır, kendi kendine soru sormasıdır.
Zorluğuna rağmen ben de kendi kendime zaman zaman sorular sordum. Bunlardan birisi “30 yıldır kültür ve sanat işleriyle ilgileniyorsun, yazıyorsun, konuşuyorsun Sayın Durdu Şahin… Şiir, sanat, edebiyat diyerek ihtiyarladın. Ne kazandın, mutlu musun?”
“Cevabım bir şey kazanmak için yapmadım ki kazançlarımın ne olduğunu bileyim” şeklindeydi hep. Bu bir hevesti, aşktı. Neticesinde sevindiğimi, mutluluğa ulaştığımı biliyorum, sadece. “O günleri yeniden yaşasam; yine aynı şekilde, aynı konularla, aynı zevk ve şevkle ilgilenirdim.” diyebildiğime göre, demek ki bu tür çalışmalarımdan pişman değilim.
Cevat Akkanat: Bugüne kadar ki mülakatlarınızdan kitaplaşmayı bekleyenleri vardı? Ve diğer edebî türlerdeki çalışmalarınız… Hangi kitaplar var okuyucuya ulaşmaya hazır?
Durdu Şahin: İsimlerini izninizle söylemeyim, lakin iki adet röportaj, bir adet deneme, bir adet şiir, bir adet de ünlü bir düşünürümüzle ilgili araştırma eserim var, okurlara ulaşmaya hazır.
Cevat Akkanat: Hakkında araştırma eseri hazırladığınız ünlü düşünür? Bu ismi burada okurlarınıza, okurlarımıza duyurmalıyız. Aksi takdirde konuşmayı noktalamayı düşünmüyorum. Bu önemli ismi mutlaka söylemelisiniz.
Durdu Şahin: Peki, söyleyeyim… Sezai Karakoç üstadımız…
Cevat Akkanat: Bu müthiş… Şimdi konuyu noktalayabiliriz. Teşekkürler…
Durdu Şahin: Öncelikle böyle bir konuda bendenize görüşlerimi sunma imkânı hazırladığınız, sanat hayatımı ve hizmetlerimi özetleme fırsatı tanıdığınız ve şunca yıldır dost kalıp zaman zaman fikir teatisinde bulunarak beni yüreklendirdiğiniz için teşekkürler… Allah sizleri her daim korktuğunuzdan korusun, umduklarınıza ulaştırsın.
Cevat Akkanat: Teşekkürler.