Bizim neslin ya doğrudan veya dolaylı hocası oldu Prof. Dr. Tayyip Okiç (1902-1972). Bosnalı bir İslam aliminin, Doğu’da ve Batı’da okuyarak, master ve doktora yaparak iyi yetişmiş bir ilim adamı olan oğludur Tayyip Okiç.
Ankara, Konya ve Erzurum’da, Y. İslam Enstitüleri, İslami İlimler Fakültesi ve İlahiyat fakültelerinde hocalık yaptı, hadis ve tefsir kürsülerini kurdu.
Değerli ve sevgili kardeşim İrfan Küçükköy’ün “Büyük Dava Adamları” isimli çok faydalı kitabından (Konya-2016) konumla ilgili bir alıntı yapacağım:
Tayyip Hoca Konya’da, “mezun olacak öğrencileri bir salonda topluyor, onlara o tarih itibariyle öğretmen ihtiyacından bahsediyor. Dini eğitimin öneminden bahsediyor. Onları öğretmen olmaya teşvik ediyor. Bazı ahlâki öğütler verdikten sonra şu konuşmayı yapıyor: ‘Çoğunuz öğretmen olacaksınız, Değişik topluluklar içine gireceksiniz. İçlerinde ahlâk dışı davranışlarda bulunanları, örf dışı giyinenleri, öğretmen mesleğine yakışmayacak kadar aşırı makyaj yapanları göreceksiniz. Sakın ola bunlara takılmayınız, onları tenkit etmeye, onlarla tartışmaya, çatışmaya geçmeyiniz. Önünüzde, sınıflarınızda yüzlerce öğrenci olacak. Siz onlarla ilgileniniz. Din dersi hocası olarak onlara İslam’ı iyi anlatınız”. (s.230).
Merhum hocamız “Ahlâk dışı davranışlar” diyor; şu halde ona göre insana yakışan bir ahlâk var, buna aykırı davrananlar da ahlâk dışına çıkmış (ahlâksız olmuş) oluyorlar. Böyle diyen yalnızca Tayyip Hoca da değil elbette; Müslümanların ortak sözüdür (olmalıdır) bu.
Buraya bir hatırayı da eklemem gerekiyor.
En azından yirmi yıl önce yazılarına itibar edilen, eskiden solcu, sonradan liberal bir bayan köşe yazarı vardı, bir tv programında hem başını örtmek isteyenleri hem de eşcinsel olanları savunmuştu. Tartışmacılardan biri “eşcinsellik ahlâksızlık değil mi?” diye çıkışınca “o da onun ahlâkı, bu da benim ahlâkım, tesettürü ahlâki sayanının ahlâkı da onun ahlâkı” demişti.
Felsefenin etik bölümünde filozoflar, evrensel bir ahlâkın var olup olmadığını tartışıyorlar; kimi var diyor, kimi yok diyor.