Bu konuda, halkının çoğu Sünni Müslüman olan ve pek çok dini öğrenme ve öğretme kurum, kuruluş ve şahısları bulunan bir ülkede hala bu konuda kafa karışıklığının olması ve yazma ihtiyacı bulunması bana göre düşündürücü ve üzücüdür.
Halkın din anlayış ve uygulamasını daha ziyade etkileyen çevre; hocalar, şeyhler ve bunların çevreleridir.
Hocalar ister akademide, ister medresede, şeyhler ister şu tarikatta ister bu tarikatta olsunlar, ilim, ahlak ve liyakat bakımından kabaca şöyle sınıflandırılmaları mümkündür:
1. Cahil, liyakatsız, lakin menfaatinin kulu olmuş, iddialı kişiler.
2. Cahil değil, fakat ilimde veya ahlakta sapmış bu yüzden liyakatsız, saptırıcı kişiler.
3. İlmi ve ahlakı ile liyakatlı olup diğerleri kadar sosyal medyada görülmeyen, kıymetleri hakkıyla takdir edilmeyen kişiler.
Diğer dini konularda olduğu gibi faiz konusunda da bu üç sınıf insan konuşuyor, yazıyor, sosyal medya ve diğer mecralarda yayın yapıyorlar; bir kısmı ay ve güneş kadar açık, hükmü belli, birçoğu üzerinde icma oluşmuş meselelerde halkın kafasını karıştırıyor, olmadık iddialar ve “görüşler” ileri sürüyorlar.
Kapitalist ekonomi İslam dünyasını da hükmü altına alınca faiz konusu bir mesele oldu: