
Sesli Dinle
Selam üzerinize olsun.
Hayatın her alanında hem kişisel gelişimimiz hem de toplumsal düzen için sınırlar, ölçüler ve kurallar hayati öneme sahiptir. Sınır; dengeyi, ölçü; adaleti, kural ise düzeni temsil eder. Bu kurallar daha düzenli, saygılı ve başarılı bir yaşam sürmenin anahtarıdır. Yüce Rabbimiz insanlara doğruyu ve yanlışı bildirmiş, hayatı düzenleyen ölçüler, hükümler ve kurallar koymuştur. Kur’an’da şöyle buyrulur:“...Bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır, öyleyse onları çiğnemeyin. Her kim Allah’ın koyduğu kuralları çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendileridir." [1] “…Allah sınırı aşanları sevmez.” [2] “Ölçüde haddi aşmayın.” [3] Allah’ın belirlediği sınır, ölçü ve kurallara riayet edenler, dünyada huzura; ahirette ise ebedî mutluluğa ulaşırlar. Buna karşılık, bu kuralları çiğneyenler zalim olarak nitelendirilmiş ve onların hem dünyada hem ahirette hüsrana uğrayacakları bildirilmiştir.
İnsanların, toplumların, milletlerin ve devletlerin de sınırları vardır. Bu durum, yalnızca bireysel değil, toplumsal düzenin korunması açısından da zorunludur. Devletler, düzeni sağlamak için kanunlar, kurallar ve sınırlar belirler; bu sınırları ihlal edenlere ise gerekli yaptırımlar uygulanır. Bireyler de hangi davranışların doğru, hangilerinin yanlış olduğunu bilmeli; başkalarının hak ve sınırlarına saygı göstermelidir. Çünkü sınırları olmayan özgürlükler, demokrasi değil; anarşi doğurur.
Ölçüler, davranışlarımızı dengeleyen unsurlardır. İnsanın öfkesinde, sevgisinde, çalışmasında kısacası hayatın her alanında bir ölçü olduğunu bilmek gerekir. Bu nedenle “kırk ölçüp bir biçmek” önemlidir. Kurallar ise toplumun ortak yaşam alanında uyum içinde var olabilmesi için gereklidir. Örneğin, trafikte kurallara uymamak kişiyi hazin bir sona sürüklerken; aile içindeki düzeni sağlayan ilkeler de huzurun temelini oluşturur. Aslında birçok kural, insanın güvenliği ve mutluluğu içindir. Kuralsız bir hayat kısa süreli bir özgürlük gibi görünse de sonunda karmaşa ve huzursuzluk getirir.
Barış, huzur ve esenlik dileğiyle…