“Geçen hafta üç başlıkta topladığımız Bodrum’un sorunlarının ana kaynağı aslında geri kalmış ülkelerin de ayağında prangadır. Tekamül ve terakkiye mani olan bu sorunlar yıllardır Bodrum Yarımadası’nı gölge gibi takip etmektedir.
Hatırlayalım, neydi onlar?
* Vizyonsuzluk ve geleceğe dair projeksiyon yoksunluğu
* İletişim, yönetişim ve koordinasyon eksikliği
* Fizıbıl kaynak sorunu
Artan turizm yatırımları, yoğun ve çarpık yapılaşmayla birlikte koruma-kullanma dengesi gözetilerek eşgüdüm içinde gelişmesi gereken inşaat ve turizm her geçen gün birbirinden hızla uzaklaşmakta; hatta biri yukarı tırmanırken diğeri hızla ivme ve nitelik kaybetmektedir.
Belediyeler birbiriyle ilintili ve birbirinin devamı olan kangrenleşmiş sorunları bütüncül bir bakış açısıyla ele almadığı için köklü ve kalıcı çözümler üretilememektedir.
Tekrar edeyim; On bir beldeyi ilgilendiren ana kara ve kıyı şeridinin sorunları, bütüncül bir bakış açısıyla, bilimsel ve tecrübî yöntemlerle ele alınmazsa, Bodrum bir süre sonra şirin bir turizm destinasyonu olmaktan hızla uzaklaşacaktır.
Bodrum, yirmi yıl önce yönünü turizme çevirmekle doğru olanı yapmakla birlikte süreci doğru ve sağlıklı yürütememiştir.
Şimdi yapılması gereken şey bellidir.
Aynı kararlılıkla kimin canı yanarsa yansın, söz konusu Bodrum Yarımadası’nın geleceği ise öncelikle altyapı sorunu kökten çözülmelidir. İkinci olarak; turizmin çeşitlendirilmesi den ve turizmin on iki aya yayılmasıdır.
Ancak kalıcı, kaliteli ve sürdürülebilir turizm için yöneticilere büyük sorumluluklar düşmektedir. Değilse, otuz yıl içinde Bodrum’un çöküşünü hep birlikte izleyeceğiz.
Bodrum Yarımadası’nın geleceğe güvenle bakan, tüm altyapı sorunlarını taşıma kapasitesi bağlamında çözmüş, projeksiyonlarını ve planlarını tamamlanmış olarak yoluna devam etmesinden başka çıkış yolu yoktur.
Bodrum’un en az elli yıllık geleceğini ilgilendiren 1/25000 ölçekli Yarımada Çevre Düzeni Planı’dır.
Ne yazık ki Bodrum Belediyesi ve ilgili sivil toplum örgütleri bu en hayati plan üzerinde bile etkili olamamışken acaba boş mu konuşuyorum?
Dilimize pelesenk ettiğimiz ve mazeret simidimiz olan kaynak sorunu, aslında aşılamayacak bir engel değildir. Gerekli kaynağın bölgemize akışı için oluşması gereken şartlar vardır.
Bunlar:
* Talep etmek
* Taleple ilgili rantabl ve fizıbıl bir proje hazırlamak.
* Projenin hayatiliği hususunda kamuoyu desteğini almak
* Takipçi, ısrarcı ve inandırıcı olmak
Daha güzel yaşanabilir bir Bodrum’a kavuşmayı mahşere bırakmadan elimizi çabuk tutalım, vesselam.”
Bu yazıyı da 27/10/2003 tarihinde kaleme almışım. 23 yıl sonra yine söyleyecek bir şey bulamıyorum.
Hoşça kalın. Her şeye rağmen umutsuz kalmayın.
6/11/2025