
“Gerçek entelektüel, bir zümrenin emir kulu değildir. Gerçek entelektüel, bir devrin şuuru olmak zorundadır; bütün hakikatleri yoklamalı, bütün yalanların maskesini yırtmalı!...” Cemil Meriç
“Onlar her görüşü (her sözü) dinler, sözün en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın kendilerini hidayete erdirdikleridirler ve onlar akıl sahipleridir.” (Zümer /18)
Evet gerçek müminler, hakikate inanan, doğru yolu bilen, kâmil akıl sahipleridir. Onlar kula kul değil Allah’a samimi kul olan takva sahipleridir. Onlar doğruya, gerçeğe şahit, bir devrin adamı değil bir devrin vicdanı, şuuru olanlardır. Hakikate meftun, araştıran, sorgulayan, fesada ve yalana siper şahsiyetlerdir.
Onlar iyiliği, güzeli emrederler, kötülüğü, çirkini nehyederler. Yalan kar-buz ise onlar güneştir. Hile, desise zifiri karanlık ise onlar parlayan ışıktır. Bozgunculuk, fesat, küfür gece ise onlar gündür, gündüzdür.
Türkiye; Narsizmin siyaset ekolü olduğu, yalanın siyaset tarzı olduğu, aldatmanın maharet olarak karşılandığı bir dönemi yaşıyor. Bugün ak dediğine yarın kara diyen bundan zerre kadar gocunmayan, bütün değerleri, kutsalları istismar ederek siyasi rant devşiren kişilikler siyaset arenasında baş tacı ediliyor. Ak dediği de kara dediği de ayakta alkışlanıyor. Bunun sağı solu yok herkes parsellediği istismar alanında sadık müritlerine, inanmış bağlılarına ne derse kabul ettiriyor. Gözlerin içine baka baka apaçık yalan söylüyorlar. Ne yazık ki hep alkışlanıyor, destekleniyorlar.
“Yanlışı alkışlıyorsan fikrin yoktur. Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan aklın yoktur. Yalana sahip çıkıyorsan ahlakın yoktur. Akıl ve ahlakını kiraya verdiysen, sen zaten yaşamıyorsun(ölüsün).
(Etienne de La Boetie’nin Gönüllü kulluk üzerine söylevinden.)
Şöyle bir mitomani var:
Yalan söylediklerini biliyorlar.
Yalan söylediklerini biliyoruz.
Yalan söylediklerini bildiğimizi de biliyorlar.
Ama hala yalan söylüyorlar.
Çünkü; Halen yalanlarına inananları ve kananları görüyorlar, alkış ve destek verenleri görüyorlar.

Yalan söyleyen suçludur. Ama bu yalanlara alkış tutanlar daha büyük suçludur. Çünkü yalan söyleyen alkış ve destek gördükçe daha büyük yalanlar söylemeye devam eder. Bu durumda her yalanı ve yanlışı ayakta alkışlayanlara ne demeli?
“Yalan” münafıklığın ilk alametidir. Aldatmak güveni yok eder. Sonu hem aldatan hem de aldanan için hüsrandır.
“Türkiye toplumu; siyaseten, ticareten, dinen aldatılmış insanlar toplumudur. Türkiye’de; kayıt dışı, aldatılmış, sahte, paralel siyaset, ticaret ve din caridir.” Cemil Çiçek
Halkımız özellikle aydınlarımız, entelektüellerimiz olaylar ve gündemdeki konular hakkında eleştirel düşünceyi, mantıksal kontrolü, realite testini, hür aklı kullanabilmelidir. Sorunlara rasyonel bakışla, akıl yürüterek, soğukkanlı ve bilinçli yaklaşabilmeliyiz. Her sözü dinleyerek, araştırarak, sorgulayarak hakikati bulmalıyız. Zihin dünyamızı ipoteklerden, yanlışlardan temizleyerek karar vermeli ve hareket etmeliyiz. Meselelerimizi kurumsal ortak akıl ve istişare ederek çözmeliyiz. Böylece aldatılma, yalana kanma, mankurtlaşma, sürü psikolojisine kapılma, aklına ihanet etmekten sakınabiliriz.
Sözüm ortaya, yarası olan gocunsun, olmayan hiç alınmasın! Hakikatli günler dileğiyle…
21.11.2025
Aydın BOLAT