Terörsüz Türkiye, adım adım ilerliyor. Bugün belki yakın bir zamana kadar çoğumuzun kuşkuyla baktığı adım atıldı. Silahlar bırakılıyor, teslim süreci başladı ve kesintisiz olarak devam etmesi planlanıyor.
Dakika dakika takip edildiğinden eminim. Yine de süreci maddeler halinde kısa kısa aktarmak istiyorum sizlere.
1- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin iradesi, kararlılığı ve geçmişin tecrübelerinden süzülüp gelen cesur ve derinlikli çerçevesiyle Terörsüz Türkiye süreci inşa edildi. Pek çok bakımdan riskleri olan sürecin her aşaması, titizlikle yönetildi.
2- Daha önceki süreçlerin yaşadığı sıkıntıların aksine, bu defa devlet aklını şekillendiren hemen tüm unsurlar net biçimde sürecin yanında yer aldı, destekledi ve takviminde üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi. Bürokratik vesayetin yerini, siyasetin ve güçlü liderliğin aldığı bir dönemde kritik kararlar hızla alındı ve uygulamaya geçildi.
3- Bu kararlılığa, zaman zaman iniş çıkışlar yaşansa da muhalefetin önemli bir bölümünden destek geldi. Bu desteğin silah bırakma adımıyla birlikte daha da güçlenmesi kuvvetli bir ihtimal.
4- Son birkaç gündür AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in net biçimde ifade ettiği gibi, bu süreç asla bir “al-ver” ilişkisi olarak tanımlanmadı, herhangi bir aşamasında da bu tarz yaklaşımlara geçit verilmedi.
5- Yine başından itibaren tavrı merakla beklenen DEM Parti, ilk günden itibaren son derece pozitif bir katkı sağladı. Bugün MHP lideri Bahçeli’nin ifadesiyle “sağduyulu ve sorumlu siyaset çizgisini koruyarak Terörsüz Türkiye hedefine samimiyetle bağlı kaldı.”
6- Terörle mücadele konusundaki perspektifini, sorunun kaynağında ve kendisine dayatılan coğrafyada çözme kararlılığına dönüştüren Türkiye, “iç cepheyi güçlendirme”den, bölgesel açılımlara doğru geniş ölçekli hamlelere yöneldi. Irak ve Suriye’deki bu yaklaşımın, orta ve uzun vadede ülkemizin gücü ve ortaklığına dönüşmesini hedefledi.
7- Türkiye’nin yönettiği süreç, sadece terörle mücadeleden ibaret değil. Ancak kendisine yönelik tehditleri avantajına dönüştürme hamlesinin, örgütün fesih ve silahların tesliminden sonra çok daha geniş ve uzun soluklu bir takvimi var. Bu bir anlamda siyasi sınırların değişmediği, ancak son derece kuvvetli bir nüfuz ve entegrasyonun ortaya çıkacağı bir döneme işaret ediyor.