‘’Tarihe danışan dağlar aşmış; danışmayan…’’
Ben bir araştırmacı, tarihçi değilim. Anadoludaki aşiretlerin beşeri atlasını bilmek için araştırmacı, tarihçi olmaya da gerek yok. Ortaokul- lise tarih bilgisiyle Anadolu’nun beşeri coğrafyası çok kolay izah edilebilir.
Anadolu bir aşiretler- boylar topluluğudur. Özellikle Ortaasya’ dan (Türkmenistan) gelen bu boyların gelişini belli bir tarihle sınırlayamıyoruz. Belki milatla başlamış, bin altı yüz yıllarına kadar devam etmiş. ‘’ Belki’’ diyorum, bu beşeri tarih Türkiye’ de gündem olmamıştır. Bazı bilim adamları alanda çalışmış; ama bu konu devlet aklının aklına gelmemiştir.
Bu alanda çalışan Prof. Mehmet Eröz’ü, Prof. AYDIN Taneri’ yi, Mahmut Rışvanoğlu’ nu, Prof Fahrettin Kırzıoğlu’ nu rahmetle anıyorum.
Göçer Türk Boyları Anadolu’da sürekli yer değiştirirken; dünyaya yayılan Göçer Türk Boyları da bir ülkede kalmamış; dünya coğrafyasında gezer halde yaşamıştır.
Bugün Balkanlarda, Suriye’de, Kuzey Afrika’da, Rusya içlerinde, hatta ABD’ de, Doğu Avrupa’da, Pakistan’da, Hindistan’da, Afganistan’da Türk Boylarının olduğu tarihi bir gerçek. Ama ‘’ Yeryüzünün Kaybolmuş Çocukları: Türkler’’ Türk’ ün gündeminde çok da olmamıştır.
Anadolu Göçerleri’ ne gelince… Türk- Kürt Göçer Aşiretleri Anadolu da daha kaç yıl oldu yerleşik hayata geçeli ? Tüm zorlamalara, hatta mevzî savaşlara rağmen, 1850 tarihinden sonra yerleşik hayata geçilmiş, bu geçiş günümüze kadar devam etmiştir.
Osmanlı, Türk Göçer Boyları’ nı devlete baş kaldırırlar diye birarada tutmamıştır. Zaman zaman, bir boyu- aşireti üçe, dörde bölüp onları çoğu kere Anadolu’nun değişik bölgelerine, bazen de Balkanlar’a, Suriye’ye, Lübnan’a… göndermiştir.
Gidilen coğrafyanın nüfus yoğunluğuna, diline, kültürüne göre Türk Aşiretleri; Arap, Kürt, Afgan… olarak adlandırılmıştır.
Suriye, Lübnan, Mısırdaki birçok Türk boyu bugün Araplaşmıştır. Meselâ Halep Türkmenleri de bugün kaybolmak üzere.
Türk-Kürt Göçerlerinin çoğu Türkistan’dan çıkıp değişik coğrafyalarda konaklayarak Anadolu’ya gelmiştir. Bu konu, ‘’PKK- Kürtçülük Meselesi’’ ve ‘’ Terörsüz Türkiye ‘’ noktasında çok hayati bir araştırma alanıdır. Bu alanda dönme Ermeni’ lerin rolünü ve PKK kadrosunun meşrebini iyi incelemek gerekir. Yusuf Halacoğlu bu konuya yıllar evvel parmak basmıştı.
Ülkenin başına bela olan PKK- sözde Kürtçülük tarihi, Anadolu Aşiretleri’nin beşeri tarihi, devlet aklının ve devleti yönetenlerin bu güne kadar hiç de ilgi duymadığı bir konudur. İlgi duyulsaydı bu noktaya gelinmezdi.
Aşiretlerdeki bölgesel dil ve kültür değişimi, tamamen GÖÇ YOLU’ yla alakalıdır.
Göç dalgasının sadece birini örnekleyecek olursak: Yavuz Sultan Selim- Şah İsmail kavgasında; Yavuz, Doğu Anadolu’ ya Konya, Yozgat, Manisa, Maraş’ tan hayli aşireti Doğu’ya göndermiştir. Meselâ Maraş’taki Bayazıtlı Sülalesi de Ağrı Doğu Bayazıt’ tan getirilmiştir.
Bugün birçok aşiret, BATI’ da TÜRK, DOĞU’ da KÜRT’ tür. Hatta Atmalı Aşireti’ nin Kızkapanlı Boyu’ nun izlerine Romanya’da bile rastlanmıştır.
Bu gerçeği devlet aklı ve ‘’Terörsüz Türkiye ‘’ diyenler neden gündem etmiyor.? Anlamış değilim.
İKİ TRİLYON DOLARI TERÖRÜ AYIRAN DEVLET, İKİ MİLYAR DOLARI TARİHİ ve KÜLTÜREL ARAŞTIRMALARA NEDEN AYIRMADI, AYIRAMIYOR?
Bu bir zaruret. Türk aşiretlerinin sadece GÖÇ ve GÖÇYOLLARI’nı araştıran bir AKADEMİ kurulmalıdır.
Kürt’le Türk’ün kardeşliğinin tarihi, beşeri akışı; sosyal, kültürel değişimi bilim adamlarının işidir elbet. Bizimki sadece ihmal edilen bu konuya dikkat çekmektir. Bu konu, Bağdat harap olmadan önce araştırılıp konuşulmalıydı. Süre kaybına rağmen ülkemin beşeri birliği, bu konunun önemsenmesine ve bu konuda yapılacak ilmî araştırmalara bağlıdır.
Yüzyıllarca tarlamı önyargılı ‘’ Şarkiyatçılar, Misyonerler, Tarihçiler, Sosyologlar…’’ sürmüş. Rus Minorsky, Alman Moltke, İngiliz Binbaşı Noel… coğrafyamın bilgi kaynağı olmuş.
Bu ne aymazlık? Konu benim tarihim; ama araştıranların içinde ben yokum. Olan araştırmacıların da yok kabul ediliyor. Çünkü konu devlet nezdinde kurumsallaştırılmamıştır. Çalışmalar çoğu kere mevzi kalmıştır.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Şimdi konuya biraz daha açıklık getirmek için kendimi örneklemek istiyorum. Ben Kahramanmaraş’ta yaşayan ATMALI Aşireti’ ne mensup biriyim. Adım yedi göbek ötesinden geliyor.
Şu an Atmalı Aşireti, Türkiye’nin her tarafında (Trakya, Yozgat, Konya-Cihanbeyli, Ankara-Haymana, Kırşehir, Maraş, Malatya, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, Ağrı… ) ve Suriye’nin kuzeyinde, Romanya’ da var. Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’nin de Atmalı olduğu söyleniyor.
Atmalı’ nın kolları, obaları içinde Türk var, Kürt var, Alevi var, Sünni var. Hatta aynı obanın içinde Türk, Kürt, Alevi, Sünni görmek mümkün. Bu konular Aşiret içinde hiç de mesele olmuyor. Çünkü Kürt’ ün ‘’Kürt’’, Türk’ün ‘’Türk’’ diye bir derdi yok.
Bir hatıramı nakledeyim. Yıl 2012. Maraş’ın Pazarcık ilçesinde Atmalı Aşireti’nin kurultayı var. Babamla toplantıya gittim. Babam aşiretin en yaşlılarındandı. Aşiretimizin o gün ağası olan Ali Bozdağ’ın evinde oturuyoruz. Ağrı Patnos’ tan Bir Atmalı Ağası geldi. Babamla ‘’Emmioğlu ‘’ deyip birbirine sarıldılar. Babam Kürtçe; o, Türkçe bilmiyor.
İki yüz yıldır bu kardeşlerin arasını açanlar ve bölücülüğe çanak tutanlar kahrolsun.
Kürtçülüğün ve PKK’nın baş aktörleri İngilizler, Siyonistler, ABD, Batı kahrolsun.
Anadolu ve diğer coğrafyalardaki Türk-Kürt Göçerleri’ nin, Aşiretleri’ nin acilen ‘’ Göç Yolları ‘’nı tarihinin yazılması gerek. Kurulacak Türkoloji ve Kürdoloji Enstitüleri beraber çalışmalı ve İngiliz- Siyon Emperyalizminin oyunu bozulmalı.
Provokatör, bölücü, ideolojik düşünen, sahte; şarkiyatçı, misyoner, tarihçi bozuntularının kirli bilgileri bir an evvel deşifre edilmeli.
İki trilyon dolar kaybettiğimizi söyleyen devlet ve yönetim bu paranın binde birini neden tarihi, kültürel araştırmalara ayırmadı, ayırmıyor?
Doğuda Kürt, Batı’da Türk olan ve Türkistan’ dan gelen bu Türk-Kürt Aşiretleri’ nin kardeşliği, akrabalık bağları neden güçlendirilmez, gündem olmaz?
Maraş Pazarcık bölgesinde şu an Kürt, Sünni ve Alevi olarak bilinen aşiretlerin Türkmen olduğunu araştıran bazı aşiret mensupları ne acı ki özellikle Avrupa’daki aşiret mensupları tarafından aforoz ediliyor, tehdit ediliyor.
Batı- ABD- Siyon Emperyalizminin Anadolu’ yu bölme faaliyetlerine fırsat verilmemeli. Tarlamı düşmanlarım sürmemeli. Bu konuda acilen bir akademi kurulmalı. Size ilginç gelebilir, öncelikle Kürtçe Uygurca’yle karşılaştırılmalı. Karşılaştırıldığında çok ciddi benzerlikler görülecektir.
Acilen Anadolu ve hasseten Doğu Aşiretleri’ nin tarihi araştırılmalı ve Yerleşim Atlası çıkarılmalı; ayrıca konu, bilim adamlarına havale edilmeli.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Hülâsa, olayların arkasından koşmaktan, sadece sonuçları konuşmaktan, durum tespiti yapmaktan…