Din konularda müslümanların kafasını karıştıran, inancını sarsan hurafelerin yayılmasına karşı hiçbir tedbir alınmıyor.
Bu konularda isteyen herkes, istediği gibi sosyal medyadan serbestçe saçma-sapan paylaşımlar yapabiliyor.
Fikir özgürlüğü ve demokratik düşünce hürriyeti adına buna resmi makamlardan da ses çıkarılmıyor.
Acaba, toplumda bireylerin bozuk fikirli ve sapık inançlı olarak yetişmelerinin, toplum sağlığı için hiç bir ZARARI yok mudur ?..
İnsan, beden ve ruh olarak iki farklı yapının birleşimi olduğuna göre (Hicr, 29 / Sad, 72), beden sağlığımız kadar ruh sağlığımızı ve dini düşünce yapımızı bozacak safsatalar paylaşanlara da engel olmak gerekmez mi ?
Beden sağlığımızla ilgili tehlikeli bir konuda, ilgili birimler harekete geçirildiği halde; yüce dinimiz ile ilgili bidat ve hurafe fikirleri yazıp yayanlara karşı müeyyideli bir tedbir neden alınmaz ?
İslam Alimlerimiz Peygamber efendimizin hadis-i şerifinde buyurduğu, Toplumda görülen bir kötülüğün el ile düzeltilmesi (Müslim, 49 / Ebu Davud, 1140 / Tirmizi, 2172 / Nesâi, 5008 / İbni Mace, 1275) görevinin, devletin güvenlik kuvvetlerine ait olduğunu söylemişlerdir. Böylesi ciddi bir görev, vicdanlara havale edilmemelidir !
Yaşadığımız hayatta kötünün iyiyi kötü ettiği sonucunu doğuran bir tabiat kanunu vardır. Bu nedenle iyi olan sağlığımızı korumak için kötü olan mikroplarla mücadele ediliyor.
Aynı durum inanç sağlığımız için de söz konusudur.
Sağlıklı vücut, mikroplara karşı kendisini korusun deyip hastalıklarla mücadelede nasıl hasta kendi kaderine terk edilmiyorsa; dini yapısı sağlıklı ise, bidat ve hurafelerle mücadelesini herkes kendisi yapar denilerek mikrop saçanlar da sorgulanmalıdır.
Dini kuruluşlarımızın Diyanet ve İlahiyat olarak bu mikrop odakları ile yaptıkları mücadelede mutlaka devletimizin de *terörle mücadele gibi müeyyideli desteği gerekmektedir !..
23.02 2025
Kemal CENGİZ
Emekli Müftü