Ekonomik zorluklar evlenmeye engel mi? Evlenmelerin önündeki tek engel ekonomik sebepler mi?
Yaklaşık on kişinin bir arada oturup sohbet ettiği, birlikte çay içtikleri bir ortamda bu ve benzeri soruları tartışmaya açtım. Sohbete katılanların çoğunluğu, ekonomik zaruretleri ortaya koyuyordu. İçlerinden emekli matematik öğretmeni bir hocamız, “Ekonomik zorlukların, ya da geçim sıkıntısının evlenmeye engel olduğu şeklindeki görüşe ben katılmıyorum” dedi ve ilave etti: “Hangi ekonomik zorluklardan söz ediyorsunuz? Çalışmak isteyen herhangi bir şekilde bir iş bulur veya iş kurar çalışır, gençler çoğunlukla çalışmak istemiyorlar, iş beğenmiyorlar.”
Çoğu yaşlı ve emekli olan katılımcılar daha başka şeyler de söylediler. Ortaya çıkan genel görüş, ekonomi evlenmeye tek engel değildi:
- Gençler sorumluluk almak istemiyorlar, sıkıya gelmiyorlar. Rahatlarına düşkünler. Keyiften taviz vermiyorlar. Tembellik var. Evlilik fedakârlık isteyen bir şey ama tam aksine gençler egoistler.
- Kadınlar doğum yapmaktan korkuyorlar. Doğumlar –özellikle özel hastanelerin para hırsıyla- normal doğumlar olmuyor, sezaryenle doğum yapıyorlar. İki defa sezaryen olan üçüncü çocuğu zaten yapamıyor. Karı-koca çalışıyorsa o da ayrı dert.
Ve daha pek çok sebep. Kötü örnekler de gençlerin evlenme cesaretlerini kırıyor.
- Peki, evlenmiş, sonra ölüm, boşanma gibi sebeplerle dul kalmış kadınlar niçin evlenmiyorlar? Aranızda eşi vefat etmiş erkekler var, onlar evlenmek istemiyorlar mı?
- O da ayrı dert. O da devletin hatası. Bu da ekonominin başımıza açtığı ayrı bir dert. İşte Ali dayı, evlenecek ama kadın bulamıyor. Maaş bağlarsan, yurtlar açarsan kadın evlenmez. Hele önceki evliliği mutsuz ise, “bundan sonra koca kahrı mı çekeceğim” diyerek evlenmeye yanaşmıyorlar. Bir de kadın dolandırıcılar var. Erkeklerin bazısı da o yüzden evlenmiyor.
Hâsılı, değerli okurlarım! İş öyle, basit bir olay değil. Hele hele hükümetin para yaklaşımıyla, para desteği ile çözülecek bir mesele değil. Mesele, saç, sakal, bıyık meselesi değil. Ciddi bir iş bu. Önce kafaların içinin doldurulması gerekiyor. Bu toplumun çözülüş süreci iki asırdır devam ediyor. Hiçbir değer yükleyemeyen eğitimden sağlıklı aile, fedakâr genç, Ferhad gibi âşık, Kerem ile Aslı gibi gençler bekleyemezsiniz.
Yırtık büyük, yama küçük. Bir yeri yamıyorsunuz, öteki yeri yamamak isterken çekiştiriyor yeniden eski yırtığı açıyorsunuz.
Eğri oturalım, doğru konuşalım. Her mesele gibi evlenme meselemizde de bıçak kemiğe dayanmış vaziyettedir. Bugünlere akşamdan sabaha da gelmedik. Alıştıra alıştıra getirildik. Tıpkı kurbağanın sıcak suya alıştırılıp, işin haşlanmaya kadar varması gibi bir şey. Mevcut zihniyetle, içine düşürüldüğümüz küresel emperyalist, kapitalist-Yahudi sisteminde çözüm aramak beyhude bir iş.
Önümüzde rehber bir kitap var. Doğru yola, doğru olana ulaştırmayı üstlenmiş bir kitap. Kısmet olursa başka bir yazımda o kitaptan bahsetmeye, o kitap ne diyor ondan bahsetmeye çalışacağım.