KÜRESEL SERMAYE VE AİLEMİZ
MAKALE
Paylaş
28.05.2025 23:24
148 okunma
İsmail Aydın

Küresel sermaye, geleneksel aile tipine bütün dünyada tehdit oluşturmaktadır. Nihai maksat, yalnız kendilerinin “efendi” kaldığı, başka milletlerin sürüleştirilerek köleleştirildiği bir dünya düzenidir. Aileler, “çekirdek aile,” “özgür kadın,” “bireysellik” gibi sloganlarla bu maksat için parçalanıyor. Parçalanmış aile daha çok tüketim demektir. Daha çok tüketim, daha çok kâr demektir. Daha çok kâr da, efendiler lehine, milletler aleyhine sömürülme, işsizlik, ekonomik darboğaz, geçim sıkıntısı ve arkasından yıkılan yuvalar demektir. Sözde, İstanbul Sözleşmesi’yle “Kadına Şiddet” ve “Cinsiyet Eşitliği” gibi kavramlarla, aile kurumumuz yeni tehditler altındadır. Slogan halinde öne çıkan kavramlar, Kadına Şiddet, Aile İçi Şiddet ve Cinsiyet eşitliğidir.

Eski aile yapımız dedeler, nineler, babalar, amcalar, halalar, teyzeler, kuzenler, ablalar, çocuklar ve bebekler şeklindeydi. Kapımız ve gönlümüz konu komşuya açıktı, onlar da ailemizin bir parçası olurlardı. Yirmi kişilik geniş sofralarda birlikte yemek yenir, küçükler “sofra gediği” olarak dedelerin, ninelerin kucağında veya yanında oturur, onlara şefkat ve merhametle muamele edilirdi. Geçim ehli şahıslar, bu sofralarda yetişirdi. Paylaşma, sevgi, saygı, fedakârlık bu geniş ailelerde öğrenilirdi. Sofraların işlevi, yalnızca bedenin gıda alması değildi. Ağız tadıyla pilava kaşık sallanırken, aksakallıların kültür ziyafetiyle ruhlar da gıdalanırdı. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar ailede sosyalleşirdi. Uyum dediğimiz şey sofrada başlar, sofrada gelişirdi. Yuva kuracak gençler burada talim görürdü.

Peki, “Çekirdek aile” sloganıyla göklere çıkartılan ailede boş bir slogandan gayrı ne var? Aile fertlerini sayalım; baba, anne ve çocuk. Kardeş bile yok. Bu ailede çocuğun bakımı bile problem. Bir de anne geçim sıkıntısı sebebiyle ve dahi  “ekonomik özgürlük” amaçlı çalışıyorsa, işte size parçalanmaya, un ufak olmaya namzet bir aile. Boşanan çiftler, ruhsal çöküntüye uğramış mini mini yavrular…  Eski aile tipinde bebek yalnız annenin omuzlarında değildi. Yetişkinler sevgi ve şefkatle ilgilendiği gibi, küçük çocukların da sevgi yönünden eğlencesiydi. Yarının gençleri ve yetişkinleri olacak çocuklar, bez bebekle bile oynanmaz (şimdi plastik bebek) canlı bebekle eğitim-öğretim görürlerdi. Özellikle kız çocukları, evcilik oyunlarıyla kim bilir ne hayallere dalardı.

Dr. Y. Selahattin Beyribey’in şu mısralarını ilginize sunuyorum:

Çekirdek aile diye yıllarca uyuttular

Parçalara bölerek teker teker yuttular

Ayrıldı nine, dede evden, ayrı tuttular 

Aile bağlarını giderek soğuttular

 

Çocuk ayrı havada bilgisayar içinde

Ev hanımı durur mu, o da dizi peşinde

Ayrı ayrı yaşarlar hep apartman içinde

Komşusunu tanımaz, sanki yaşarlar içinde

 

Eski reis uzanmış, elinde kumandası

Tek başına kalmıştır, yoktur eski cakası

Her oda ayrı dünya, var aile yasası

Aile parçalandı, herkes evin paşası.

 

Evlilik ciddi bir iştir ve sorumluluk gerektirir. Şahitlerin huzurunda yapılan nikâh akdi, hukukî değerin yanında üstün manevî değer ifade eder. Bu konuda eşlerin, özellikle erkeğin gerekli bilgi ve donanıma ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç tartışılamaz. En başta sabır, güzel huy, adalet, dirayet, hoşgörü, af… Yönetim sanatının yanısıra, çocuklarını iaşe edecek bir gelire sahip olması, kadının özel hallerinde anlayışlı olması çok çok önemlidir. Kayınvalide-gelin çatışmasını önleyecek yetenekte olması… Sütanneliği döneminde beslenme düzeni ve annenin rahatı… Yaş ve boy farkı, eğitim düzeyleri, ailelerin gelir düzeyleri, yöreden yöreye değişen alışkanlıklar,  kültürel farklılıklar… Hâsılı öylesine bir birikim ki, ancak eğitimle, sürekli bir gözlemle ve kendini geliştirme amaçlı sürekli okumayla elde edilebilecek vasıflar.

Günümüzde, evlenmeye karar vermiş pek çok gencin, ciddi bir sorumluluk gerektiren evliliğe hazır olmadıkları maalesef acı bir gerçektir. Ne yazık ki, ilköğretimle başlayıp yükseköğretimle biten eğitim çağının hiçbir döneminde  “mutlu bir evlilik için nelere dikkat edilmeli” diye bir program uygulanmıyor. Bu da, eğitimin milletten ve sosyal hayattan ne kadar kopuk olduğunun delili.

Hemşehrim siyasetçi Cemil Çiçek Bey, çok severek katıldığı nikâh merasimlerinde gençlere güzel sözler söyler ve hatta ailelere nasihatlerde bulunur: “Nikâh defterini imzalarken masanın altında kıpırdanmalar görüyorum. Kim kimin ayağına önce basacak? Kim önce basarsa güya evde onun sözü geçecek! Bu anlayış yanlıştır. Evlilik öyle eşlerin birbirinin ayağına basmasıyla, damarına basmasıyla yürüyecek bir şey değildir, evlilik sevgiyle yürür” der. Değil evlilik, herhangi bir işin bile temelinde sevgi yoksa o işten hayır gelmez. İşini sevmeyen adam o işte başarılı olamaz. Hal böyle ise, eşini sevmeyen kişi evlilikte başarılı olabilir mi? Gerçekten, evliliğin başarılı olmasında sevgiden başka çıkar yol ve sevgiden başka harç yoktur.

Her şeye rağmen aile yapımızın sağlam olduğunu bilelim. Bu aziz millet, küresel sermayenin ürettiği nice uydurma ekonomik krizlere maruz kalmadı ki? Fakat hepsini de sağlam aile yapısıyla atlattı. Devletin 70 sente muhtaç hale getirildiği yetmişli yıllarda, parçalanmış aileler birleşti, gelin kaynana çekişmeleri sıfıra indi ve aynı evde aynı kazandan yemek yendi. Sözde kriz dönemlerinde yakacak ve yiyecek sıkıntıları böyle atlatıldı. Komşuluk ilişkileri eski düzeyine yükseldi ve tüm dünyayı şaşırtacak şekilde güçlendi.

Dünya için şaşırtıcı olan soru, Türkiye’nin karşılaştığı en ağır ekonomik krizleri nasıl aşabildiği sorusudur. Bu sorunun cevabı, millî hasletlerimizde ve manevî değerlerimizde saklı. Benmerkezci, fedakârlık nedir bilmeyen egoist Batı elbette bunları anlamaktan uzaktır.

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İsmail Aydın
YAZARIN ÖZGEÇMİŞİ

İSMAİL AYDIN KİMDİR?

İsmail Aydın, Hukukçu yazar. Anacığının anlatımına göre koç katımında doğmuş. Koç katımı, Yozgat’ta ekim ayının sonu ile kasım ayının başında olur. Dolayısıyla doğum günü belli değil ama Aydın, doğum günü olarak 29 Ekimi benimsiyor. Koç katımı, döl almak üzere erkek koyunun (Koç) dişi koyunlar arasına bırakılmasına denir.

Peki, hangi yılın koç katımı? O da belli değil. 1950 olabileceği gibi 1949’a da ihtimali var. Her nasılsa nüfusa 08.02.1953 D.lu olarak tescil edilmiş. Yaşı küçük diye ortaokula kabul edilmemiş, bu defa da mahkeme kararıyla, ay ve gün sabit kalmak üzere 1950 olarak tescil edilmiş. İsmail Aydın, doğum gününün bile doğru dürüst kayıt altına alınamayışını, okur-yazar olmayan tolumun  “hal-i pürmelâli” olarak niteliyor.

İsmail Aydın İlkokulu Sorgun’a bağlı Temrezli köyünde, ortaokul ve liseyi Yozgat’ta okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1977 yılında mezun oldu. Yedek subay olarak yaptığı askerlik görevinden sonra Sorgun’da altı yıl avukatlık yaptı. Ekim 1986’da Diyarbakır / Bismil’de Noter oldu. Kastamonu/Tosya, Bolu ve Ankara’da çalıştı, 2015 Şubatında emekliye ayrıldı.

İsmail Aydın çilekeş Anadolu’nun yanık sesi olarak çıkıyor karşımıza. Türkiye’mizin karşı karşıya bulunduğu sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunuyor. Üzerine titrediği kesim Gençlik. Ağırlıklı olarak üzerinde durduğu sorun Eğitim.

İsmail Aydın, fakülte yıllarından itibaren yazı hayatının içinde oldu. İlk gençlik yıllarıyla beraber memleket meseleleriyle ilgilendi. Tartışmalı radyo ve televizyon programlarına katıldı. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları yayımlandı. Şubat 2013’ten beridir, internet ortamında yayın yapan Ana Haber Gazete’de yazmaya devam ediyor.

Meteorolojinin Sesi Radyosu’nda 2013-2016 yılları arasında yayınlanan Kıssadan Hisseler Programı’nın yapım ve sunuculuğunu üstlendi. Türkiye Noterler Birliği’nin Meslekî Forum Sitesi’nde anılarını yazdı.

Ağustos / 2016’da “Batı’nın Gücü Nereden İleri Geliyor?”, Kasım 2016’da “Yeniden Yükselişe Doğru”, Şubat 2017’de “Umut Ülke Türkiye”, Mayıs 2017’de “Bir Noterin Anıları”, Ağustos 2017’de “Kaybettiklerimiz”, Ocak 2018’de “Kıssadan Hisseler”, Mart 2018’de “Niçin Akif? Niçin Safahat?” isimli kitapları yayımlandı.

Yazı hayatını ve kitap çalışmalarını sürdüren İsmail Aydın evli ve dört çocuk babasıdır.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya