
Türkiye’de siyaseten ayrışan ortalama temel kesimlerin kavramsal siyasi sloganik jargonlarını karşıt olarak dikkate alalım. Sağdakiler olarak; milliyetçi, muhafazakâr, din ve devleti önceleyen, Osmanlı mirasını önemseyen ortalama toplumsal kesimleri, soldakiler olarak da seküler, cumhuriyetçi, batıya dönük, laik ortalama kesimleri düşünelim.
|
Sağdakilerin kavramları
|
_
|
Soldakilerin kavramları
|
|
Millet
|
|
Halk
|
|
Müslüman Türk
|
|
Türk
|
|
Türk milliyetçisi
|
_
|
Atatürk milliyetçisi
|
|
Milliyetçilik
|
_
|
Ulusalcılık
|
|
Muhafazakarlık
|
_
|
Çağdaşlık
|
|
İslamcılık
|
_
|
Kemalizm, Atatürkçülük
|
|
İslam, din
|
|
Laiklik, sekülerlik
|
|
Millilik, yerlilik
|
_
|
Batılaşma
|
|
Demokrasi
|
|
Halk iktidarı
|
|
Tam demokrasi
|
_
|
Tam bağımsızlık
|
|
Milli şuur
|
_
|
Ulusal bilinç
|
|
Hukuk devleti
|
_
|
Demokratik, laik, hukuk devleti
|
|
Vatansever
|
|
Yurtsever
|
|
Tesettür
|
|
Serbest kıyafet/Modernizm
|
|
Milliyetçi, Müslüman Türkiye
|
|
Bağımsız, laik Türkiye
|
|
Osmanlı, Selçuklu
|
|
Cumhuriyet, Atatürk
|
|
İnkılap/Değişim
|
|
Devrim/yenilik
|
|
Milli devlet
|
|
Ulus Üniter devlet
|
|
İstiklal
|
|
Bağımsızlık
|
|
Millî Mücadele
|
|
Kurtuluş Savaşı
|
|
Yeniden Milli Mücadele
|
|
Yeniden Bağımsızlık Savaşı
|
|
Yahudilik/Siyonizm
|
|
Kapitalizm/Emperyalizm
|
|
İsrail
|
|
ABD
|
Geniş toplumsal kesimler tarafından ortalama kullanılan yukarıdaki sağ ve sol jargonlar, farklı kavramsal ifadelerle anlatılsalar da büyük çoğunluğu aynı ortak hedefleri, endişeleri ve kanaatleri anlatmaktadırlar.
Aslında birbiriyle çelişir gibi görünen ama aynı temel kaygılardan beslenen görüşleri yansıtmaktadırlar. Elbette esasta zıt bazı tarihi, dini, sosyolojik tercihler de vardır. İşte onlar az da olsa Türkiye için ayrışmanın asıl dinamikleri ve önyargılarını göstermektedir.
Buradan Türkiye toplumu için azami müşterekler ve asgari ayrılıklar kolayca fark edilebilir. Derin kimliksel kutuplaşmalar, kavram kargaşası ve iletişimsizlik, ortak hak ve fikirlere düşük tolerans, güvenlik riskleri, düşmanlaştırıcı siyasi dil gibi dezavantajlar ve tehditler giderilebilirse, ülkede doğru, tutarlı, dengeli bir siyasetle milli birlik ve beraberliğin azami ortak değerleri paylaşılabilir. Bu Türkiye’nin en büyük politik ve sosyolojik avantajı olur.
Milliyetçilik, demokrasi, hukuk devleti, din gibi geniş sosyal kabulle benimsenen “şemsiye kavramlar” ciddi bir sosyal sermaye olarak değerlendirilebilir. Siyaset yapımcıları, politik sınıflar, siyasi parti elitleri ortak değerlerden yeni bir siyaset dili ve algısı üreterek iktidar yollarını bulabilirler. Sağ-sol önyargılarını aşarak, kutuplaştırılmış kabulleri yıkarak başarabilirler.

Ortak stratejik gelecek vizyonu için yanlış, ideolojik, ekstrem sivriliklerden arınmış siyasi alternatif programları üretebilirler. Böylece; kutuplaşmalar azalır, politik zararlı gerilimler minimize olur. İdeolojik kimlik siyaseti yerine hizmet siyaseti önemli hale gelir. O, şu, bu, bizden, ondan yerine halka hizmet eden siyasetçiler tercih edilir. Partizan düşmanlıklar azalır. Hizmet ölçü olunca rekabet, kıyaslama, kontrol üzerinden başarı, fayda ortaya çıkar. Halk da ülke de kazanır. İdeolojik körlükler, partizan saplantılar, yandaş kayırmalar, yalan vaatler azalır. Çünkü bugünde yaşanılanlar gibi; kutuplaşma, gerilim, düşmanlaştırma üzerine kurulan politikalar sağ duyuya, sağlıklı tercihlere en büyük engeldir. Aynı zamanda ideolojik, sloganik, kimlik siyaseti milli bünyeyi zehirler, ülkenin birlik ve beraberliğini bozar, düşman odakların istismarına fırsat verir. Yönetim rejimi, hukuk-yargı sistemi, ekonomik düzen ve sosyal yapı dejenere olur.
Yakın zamanda ALARM/Alternatif Çalışmalar Merkezi Toplum Çalışmaları Enstitüsü tarafından yapılan “Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası” başlıklı kamuoyu araştırması sonuçları yazımızda iddia ettiğimiz gerçeklikler için ciddi bir referanstır. Bu alternatifaraştırmalar.org sitesinden görülebilir.
Çelişkili görünen ancak bir arada değerlendirildiğinde Türkiye’nin gerçek sosyal kimlik yapısını yansıtan sonuçlar çıkarılmaktadır. Azami ortaklıkların ciddi bir sosyal sermaye olduğu ortaya çıkar. Asgari ayrılıklar hayatın icabı ve toplumsal dinamiğin renkleridir. Onları da hoş görür, zenginlik kabul eder, tolere edebilirsek barış içinde birlikte yaşamanın ve başarmanın, kalkınmanın yollarını bulabiliriz. Çatışmadan, kavgadan birlik, beraberlik ve bütünleşmeye; toplumsal potansiyelimizi pozitif sinerjiye dönüştürmek mümkündür. Müşterek kabul gören değerlerimizin bilinçli sentezi kurtuluş reçetemizdir.
09.11.2025
Aydın BOLAT