Amerika Birleşik Devletleri, tarihinde ilk kez İsrail ordusuna yaptırım uygulamaya hazırlanıyor.
ABD, Pazartesi günü alınması beklenen kararla, İsrail ordusu içerisindeki radikal Ortodoks askerlerden oluşan “Netzah Yehuda” taburuna yaptırım uygulamaya başlayacak. Bu, Washington'ın İsrail ordusuna yönelik ilk kez bir yaptırım uygulayacağı anlamına geliyor.
Netzah Yehuda, ultra-Ortodoks toplumu mensuplarını orduya dahil etmek için, 25 yıl önce kurulmuş bir piyade taburu. Birim, aslında İsrail'in bölgedeki askeri varlığının sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor.
İsrail'de askerlik hizmeti erkek ve kadınlar için mecburi olsa da aşırı dindar Yahudiler, dini gerekçelerle silah altına alınmaktan muaf tutuluyor.
İsrail ordusu bünyesinde faaliyet gösteren Netzah Yehuda Taburu, 1999 yılında ülkedeki Haredi (askerlik yapmayan ultra-Ortodoks Yahudiler) gençler için özel olarak kurulmuş bir birim. Bu tabur, askerlik çağına gelmiş olmasına rağmen orduya katılmak istemeyen ultra-Ortodoks gençlere askerlik görevlerini dini inançlarına uygun bir şekilde yapma imkanı sunuyor. Askerler, tabur bünyesinde askeri eğitimin yanı sıra, dini eğitimlerine de devam edebiliyor. Ayrıca, taburdaki askerlerin dini ihtiyaçlarına yönelik özel düzenlemeler ve kolaylıklar da sağlanıyor.
"Netzah Yehuda" ya da "Judea forever", ağırlıklı olarak faaliyet gösterdiği işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik katliam, baskı, yerinden etme gibi her türlü insanlık dışı muameleyi yıllardır sürdürüyor ve bağımsız gözlemciler tarafından insan hakları ihlalleri ile suçlanıyor.
"Judea Forever", İsrail'deki aşırı milliyetçi ve dini grupların kullandığı bir slogan ve radikal hareketin adı olarak biliniyor. Hareket, Batı Şeria’da bulunan Judea'nın (Yehuda) İsrail'in tarihi ve dini açıdan önemli bir bölgesi ve ayrılmaz bir parçası olduğu iddiasıyla, Batı Şeria'nın İsrail'e ait olduğunu savunuyor. Bu nedenle, bölgenin Yahudi yerleşimine açık olması ve İsrail'in bu topraklarda egemenlik kurması adına yıllardır Batı Şeria’da Filistinlilere karşı suç teşkil eden en ağır eylemleri gerçekleştiriyor.
İsrail ordusu konuyla ilgili yaptığı açıklamada; bir yandan Netzah Yehuda taburu'na mensup askerlerin halen Gazze Şeridi'ndeki savaşta görev aldıklarını bildirirken, diğer yandan, “Bu tabura yaptırım uygulanması halinde, bunun sonuçları da gözden geçirilecektir” şeklinde tehditvâri ifadeler kullanmaktan çekinmedi.
İsrail hükümeti ise, alınması öngörülen bu kararı adaletsiz olarak nitelendirirken Netanyahu, karara karşı tüm gücüyle mücadele edeceğini açıkladı.
Amerika’nın yaptırım kararı, göstermelik de olsa, siyonistlerle emperyalistleri karşı karşıya getirmiş durumda.
Gelelim Amerika’nın yaptırım kararının sebebine.
Amerika’nın İsrail ordusuna karşı yaptırım kararı almasının sebebi, olayın kendisinden daha dikkat çekici ve düşündürücü.
ABD bu kararı (kendisinden beklendiği şekilde), İsrail ordusunun, Filistin’de gerçekleştirdiği katliam ve soykırım nedeniyle almıyor. ABD yaptırım kararını, 2022'de yaşlı bir Amerikan vatandaşının, Batı Şeria'daki bir kontrol noktasında gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra ölü bulunması (öldürülmesi) nedeniyle alıyor.
Olayın gerçekleştiği tarihte, İsrail ordusu, ABD'nin ağır eleştirilerinin hedefi olmuştu. Bugün ise o tek bir Amerikan vatandaşının ölümü, ABD’ye yaptırım kararı aldırdı.
Elbette “can” yarıştıracak değiliz. Her kim olursa olsun, masum bir insanın katledilmesini onaylayamayız.
Ancak, kadın, çocuk, yaşlı binlerce Filistinlinin katledilmesine, zorla yerlerinden edilip, aç ve susuz bırakılmalarına ses çıkarmayan, aksine destek veren Amerika, bir vatandaşının İsrail ordusu tarafından öldürülmesi karşısında, ebedi müttefiki İsrail’e koşulsuz desteğini bir kenara bırakıp, yaptırım kararı alıyor. Yani Amerika, ancak yılan kendisini sokunca yılanın boğazına sarılıyor.
Bu saatten sonra, Amerika’nın insan hakları, hukuk ve demokrasi gibi değerler karşısındaki ikiyüzlülüğünü dile getirmenin, vicdanını ve insanlığını sorguya çekmenin bir manası da karşılığı da yok.
Ancak insanlık elbette sorgulayacaktır: Acaba kaç Filistinlinin canı bir Amerikalı edecek? Bu sorunun elbette bir cevabı yok.
Peki, dünyanın her yerindeki Müslümanlar, Amerika’nın vicdan ve merhametine muhtaç ve mahkum olmaktan ne zaman kurtulacak?
Cevap bulması gereken asıl soru işte budur.