Emekli Din Görevlileri (müftüler, vaizler, imamlar ve müezzinler) olarak halen görevde olan arkadaşlarımızın arkalarını toplamanın da görevimiz olduğunun idrâkindeyiz. Ancak görevdeki arkadaşlarımızın bu konukardaki hazımsızlıkları, bizleri bu yaklaşımdan uzaklaştırıyor.
Bu nedenle aşağıdaki maruzatımı Diyanet İşleri Başkanlığımızın makamına arz etmeyi uygun buldum :
Son yıllarda, özellikle cep telefonlarının yaygınlaşmasından beri camilerimizde bilhassa Cuma günleri cemaatle namaza durmadan önce, “kâmet sonu ile tekbir arasında” imamlarımız tekbir almayı tehir ederek, saf düzeni konusundaki kısa hatırlatmayı uzatmak suretiyle “telefonların sessize alınması, saflardaki boşlukların doldurulması, mahfel katlarda ve alt katlarda boş yerler bulunduğu, çıkış kapıları yakınlarında namaza duruş yoğunluklarının çıkışları zorlaştırdığı…” gibi konularda uzun izahlı açıklamalarda bulunmaktadırlar..
Kamet ile niyet arasında vaaz eder gibi yapılan bu “uzun” açıklamalar, farza niyete odaklanarak namaza konsantre olmuş cemaatin dikkatini dağıtmaktadır.
Bu durum, namazlarda önemli olan huzu’ ve huşu’a da engel olmaktadır.
Bu açıklamalar yapılırken tekbir için ellerini kaldırmış olan birçokları kollarını indirip dikkat bozukluğuna düşmektedir.
Bu tür uzun açıklamaların kamete başlanılmadan önce müezzinler tarafından veya vaaz sonlarında vaizler tarafından yapılması daha uygun olacaktır.
Böylece kametten sonra imamın namaza başlangıç arasına “tenzihen” de olsa hoş olmayan uzun aralıklar (mekruh fasıla) girmemiş olacaktır.
Gereğini makamınıza saygılarımla arz ederim.
12.11.2025
Kemal CENGİZ
Emekli Müftü