Duvara Yankılanan Ses
MAKALE
Paylaş
13.09.2025 14:11
1.003 okunma
Mesut Akdağ

Hani Ziya Paşa demiş: “O balıklar derya içredir, deryayı bilmezler.” Biz de o balıklar gibi hayatın içinde bulunduğumuz nice hakikatleri, nimetleri ve Allah’ın lütuflarını fark etmeden yaşarız. Bunların en başında da işitme kabiliyetimizdir.

Her an, hatta uyurken bile duymaya açık bir şekilde yaşarız. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde ya da istekli veya istem dışı etrafımızdaki sesleri işitiriz. Bilinçli olarak duyduklarımıza yöneliriz onu beynimizde işiterek bir bilgi olarak hafızamıza yerleştiririz. İstediğimiz zaman bilerek ve şuurlu ve kendimizden emin olarak hafızamızdan getiririz ve sözcüklere dökeriz. Bilinçsiz olarak yani farkında olmadan duyduğumuz sesler bilinçaltına yerleşir ihtiyaç halinde refleks halinde ortaya çıkar.

Şunu söylemem gerekir ki; duyduklarımız, yetiştiğimiz çevreye, bilgimize, anlayışımıza ve karakterimize göre zihnimizde farklı farklı anlam kazanır. Atalarımız “İnsan neyi duymak isterse onu duyar.” ya da “Kişi nasıl duymak isterse öyle duyar.” demiş. Duyduğumuz kelimeler aynı olmasına rağmen farklı yorumlar çıkartabiliriz. Mesela, “Duvara dayanma çöker.” sözü iki kişiye söylenir. Biri duvarın zayıf olup yıkılmak üzere olduğunu anlar. Söyleyen adama teşekkür eder. Ötekisi ise havadan nem kapan bir karaktere sahip olduğundan alınır ve kendisine hakaret edildiği kanaatine varır. İşte böyle nice misaller verebiliriz.

Çoğumuzun yanılgısı, görmeyi işitmeden üstün tutmaktır. İnsan görmeden kendisine yarayacak ve hayatını devam ettirebilecek şeyleri öğrenebilir. Bu sayede toplumda sosyal yaşantısına ve bir statüye sahip olabilir. İşitme engelli olan ise duymadığı için hayata katılamaz.  Immanuel Kant’ın şu sözü meseleyi güzel özetler: “Görmemek insanı eşyadan ayırır, duymamak insanı insandan ayırır.” 

“Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.” (Nahl 16/78) “De ki: “Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!” (Mülk 67/23) bu ayetlerde görülüyor ki Kur’an’da önce kulaktan bahsedilmesi, duymanın görmeden önce ve mühim olduğunu gösterir. Şu gerçektir ki; göz yanıltır. Gördüğümüz şeyin tümünü göremediğimizden yanlış anlamlandırabiliriz. Duyduğumuz ses bir bütündür. Arkadan, önden, sağdan, soldan her yerden işitebileceğimiz gibi noksansız olarak duyarız. Görme ise sadece önümüzdeki yani gözümüzün önündekini görürüz. Arkamızdakini, sağımızdakini, solunumdakini göremeyiz.

İşte, bu yüzden duymak duyu organlarımız içerisinde en önemlisidir diyebiliriz. Duymak sevgiyi, aşkı, umudu, muhabbeti, ilmi ve bilgiyi kazanmamızı sağlar. Bu sebeple Cenabı Allah önce kulağı yaratmış sonra gözü ve sonra da kalbi yaratmıştır. Bilimsel araştırmalar da bunu doğrular: Duyma, anne karnında başlar. Çocuğun öğrenmesi, duyguları ve bağ kurması anne karnında başlar. Tabi bunu da ancak işittikleriyle gerçekleşir. Görme ise işitilenleri pekiştirir.

İnsan, ancak duyarak, anlar hisseder, görür ve kalbine duygularını yerleştirir. Sadece tek başına görme bazen hiçbir şey ifade etmez, bir duygu katmaz ama duyarak görmek his alemini uyandırır. Kalbe önce ses girer sonra görme girer. Tabii bu ses kötü de olabilir güzel de olabilir. Bunların iyi veya kötü olması kişinin karakterine çevresine ve yetişme tarzına göre değişir. Şöyle misalle anlatmaya çalışlalım.

Bütün insanların ortak ve evrensel dili müziktir. Çeşit çeşit müzik çeşitleri vardır. Kimisi ilahi, kimisi Türk Sanat Musikisi, kimisi rock müziği, kimisi klasik müzik hoşlanır. Bu müziklerin iyiliği ve kötülüğü kişilerin çevresi ve karakterine göre değişiklikler yapılır. Her müziğin sesleri ve ritimler farklıdır. Herkesi mizacına göre müzik dinler. Birinin beğendiğini diğeri beğenmez.

Bu sebeple ilgi duymadığı, hoşlanmadığı sesleri duyanlar buna ilgisiz kalır. Yani kişinin ilgisi olmayan ses, duvara söylenen seslerdir. “Duvara söylenen ses.” bir deyimdir. Duyulan ses kişiye hiçbir anlam ifade etmiyorsa ve onda hiçbir duygu ve yaşantı aksettirmiyorsa kişiye hiçbir şey ifade etmez. Duygu, his ve tepki olmaz. İnsanın kalbinde de duvarlar vardır. Bu duvarlar kimi iyiliğe kimi de kötülüğe kapalıdır.

“Peygamber Efendimiz (sav) ise okuduğum hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Bilin ki, bedende öyle bir et parçası vardır ki, o iyi olursa, bütün beden iyi olur; o bozulursa, bütün beden bozuk olur.  Bilin ki, o kalptir.” (Buhari, İman 39) hadis-i şerifte Peygamberimizin (SAS) ifade ettiği üzere kalp insanın merkezidir. Kötü olmamız veya iyi olmamız kalbimizin duyduklarına bağlıdır. Kalbimizin dolayısıyla bizim iyi olabilmemiz için kalp duvarlarımızı Kur'an'ın sesi ve bize doğruyu hakikate götüren sözlere kapatmayalım.

“Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler.” (Mü’minun 23/3) bu ayet Mü’minun suresinin üçüncü ayetidir birinci ayette Mü’minlerin felaha ereceğini sonra da Mü’minlerin sıfatlarını açıklar. Birincisi namaz kılmak ikincisi de kötü sözlerden kaçınmalarıdır. Evet bir Mü’minin saf ve temiz olması için namaz kılması gereklidir. Kıldığı namazı daha iyi ve huşu içinde kılması ve İslam’ın şartlarını yerine samimiyetle getirebilmesi için kötü sözlerden uzak olmasını Allah bizlere bildirmektedir

“Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler.” (Kasas 28/55) bu ayette de Mü’minlerin kendisine faydası olmayan sözleri işitmekten kaçınarak Peygamberimizin yukarıda bahsettiğimiz bedenin merkezi kalbimizin ancak bu şekilde huşu duyan ve saf bir inanca sahip olmasını sağlayabileceğimizi bildirmektedir.

O hâlde duyduklarımızı doğru anlamlandırmak, gerçeğe ulaşmak için onları bilgiyle, tefekkürle ve güzel bir niyetle beslememiz gerekir. Kalbimizin güzel olması ve dolayısıyla dinimizi en güzel şekilde yaşayabilmek ve hayattan huzur bulabilmek en güzel duygular hisler sevgi ve merhametle donanmak istiyorsak işittiklerimize dikkat edelim bizi Allah'tan uzaklaştıracak sevdiklerimizin arasına düşmanlıklar sokacak kötü sözlerden uzak olalım

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya