İnsan, hayatı boyunca yol ve yolculukla iç içedir. Aslında yol insanın içinde; yolculuk ise onun hayatına hükmeder. Bu sebeple, insan ömrü bir yolun güzergahında ve sürekli bir yolculuk içinde geçer.
İnsanın hayat yolculuğundaki yollar çeşit çeşittir: Kimi yollar düze çıkarır, kimisi çıkmaza götürür. Bazı yollar uçuruma sürükler, bazıları ise sevince ulaştırır. Yol vardır başarıya götürür, yol vardır hayal kırıklığına uğratır. Yol vardır akıbete çıkar, genişliğe ulaştırır. Yol, kimi zaman sevdiklerimize kavuşturur; kimi zaman umutları uzatır da uzatır. Ama bazı yollar da vardır ki hayalleri kesip atar. Ve en nihayetinde bir yol vardır: Bu yol, bizi ebedi hayata ulaştırır.
Evet, görüldüğü gibi yollar çeşit çeşit. Mutlaka her yolun bir son durağı vardır. Ancak bazı yolların son durağı gibi görünen yerler, aslında yeni bir başlangıcın kapısı olabilir. İnsan, bu son duraktan yeniden yolculuğa çıkabilir, yeni bir maceraya atılabilir. Hayat yolculuğumuzun gerçek ve nihai son durağı olan kabirden önce, geçtiğimiz tüm yolların bir başlangıcı ve her birinde bir başka yolculuk macerası bulunur. Yani bir yol biter bir yola başlarız. Bir yolculuğun sonuna varır bir yolculuğa tekrar başlarız. Yoldan gelir yola gideriz vesselam.
Bu yollara bazen isteyerek, bazen istemeyerek, bazen farkında olmadan, bazen de çevremizin etkisiyle hatta dayatması neticesinde de gireriz. Çoğu zaman bir hayale, hedefe, tutkuya ya da bir arzuya ulaşmak amacıyla yola çıkarız. Çıktığımız bu yolculukta her şey yolunda giderken, dümdüz ovada huzurlu, umutlu giderken, yolun sonu başarı gözükürken bir anda hüsrana çıkmazlara çıkabiliriz.
Ancak insanın hedeflerine ulaşabilmesi için sadece yola çıkması yetmez. Yolun kurallarına uymak, güzergâha uygun hareket etmek, yolculuk için gerekli hazırlıkları ve tedbirleri almak da gerekir.
Örneğin, başarılı bir bilgisayar programcısı olup dünyaca kullanılan bir program yapmak isteyen bir gencin, bu yolda başarılı olması için öncelikle altyapısını oluşturması gerekir. Bilgisayar bilgisi edinmeden, gerekli çalışmaları yapmadan ve emek harcamadan yalnızca “Ben büyük bir bilgisayar programcısı olacağım” diyerek yola çıkan biri, bu yolculukta hüsrana uğrar. Tıpkı Asr Suresi’nde: “Muhakkak ki insan, hüsrandadır.” ayetinde ifade edilen veya Allah'ın bize anlatmak istediği hakikat budur. Özellikle bu ayet insanın hayat yolculuğunda da aynı kurallara uymak hususunda dikkatini çekmek ister.
Evet insanın hayatı da bir yolculuktur: Anne karnından başlayarak çocukluk, gençlik, yaşlılık, kabir ve nihayet ahiret… Hayat yolculuğunun asıl ve en yüce hedefi ise cennettir. Ancak cennete ulaşabilmek için bu yolculukta bazı kurallara uymak ve gereklilikleri yerine getirmek şarttır. Bu kuralların rehberi ise Kur’an ve sünnettir.
Bilmem yol, yolculuk ve kurallar gereği gibi anlatabildim mi?