Hükümet çevreleri, herkes gibi ekonomiyi evliliğe engel gibi görüyor ama iş öyle sanıldığı gibi değil. Evlenme parasıyla, çocuk parasıyla çözülecek bir düğüm değil. Evlilik gibi en temel kurumumuz dahi, küresel emperyalist-kapitalist Siyonist sistemin kıskacında can çekişiyor.
*“Özgür kadın” lafı, hızla yayılan hurafelerin günün birinde inanç halini alması gibi genç kızları sarmalı altına almış durumda. Bu zihniyette olanlar, sözüm ona ekonomik özgürlüklerini elde etmeden evlenmeye yanaşmıyorlar.
*Ekonomik zorluklar evlenmenin önünde tek engel olsaydı, bu zorluğu ebeveynlerinin desteği ve birikimiyle veya başka bir şekilde aşacak olan zengin erkeklerin evlenmeleri gerekirdi. Zengin gençler de evlenmiyorlar. Onların derdi gönül eğlendirmek, haz peşinde koşmak.
*Varlıklı genç kızlar da güvenilir erkek adayla karşılaşmadıkları için evlenmiyorlar. Onların temel korkusu, bir süre devam eden “aşkım, cicim, tatlımdan” sonra aldatılmak. Boşanmış bir genç kadın, “eş olarak seçtiğim it, sevgilisini düğünümüze davet etmiş, evlendikten sonra da ilişkilerini sürdürmüşler” diyordu.
*Çoklukla erkekler arasında görülen üçkâğıtçı tipler, varlıklı ailelerin kızlarıyla bir şekilde evlenip, onların imkânlarını istismar etmenin hesabında. Yaşlı bir baba, “damat bildikleri itin, kendilerini kredi çekme, krediye kefil olma, tefeciden para bulma gibi yollarla nasıl iflasa sürüklediğini” gözyaşlarıyla anlatmıştı.
*Zengin ailelerin genç erkeklerini, fiziği ile tuzağa düşürerek evlilik hesabı yapan üçkâğıtçı kadınlar da mevcut piyasada.
*Televizyon dizileri, birbiriyle yarışırcasına evlilik kurumunu baltalayıcı sahnelerle dolu. Bu diziler hem evlenmenin önünde engel teşkil ediyor, hem de en ufak bir zorluğun arkasından boşanmayı teşvik ediyor.
Bu şekilde daha pek çok örnek sayabiliriz. Küresel emperyalist sömürgeci sistem, “ye, iç, eğlen” telkinleriyle, insanları sorumluluk duygusundan soyutluyor; önüne koyduğu yayınlarla da meraktan, düşünmekten uzaklaştırıyor. İnsanı harekete geçiren sorumluluk duygusu ve merakı ortadan kaldırdığınızda insan ruhsuz bir ceset halini alır.
Aşağı yukarı bütün dünyada durum bundan ibarettir. Her geçen gün bizi kıskacına alan emperyalist sömürü sistemi bütün insanlığın düşmanıdır. Bütün bu açılardan bakıldığında dünya bir inkılap bekliyor. Bu aziz millet, o kutlu inkılabı gerçekleştirecek yeni nesilleri kendi bağrından çıkarmayı başaracaktır.