Etrafı orman arazileriyle çevrili bir bahçe sahibi olarak iki gözlemim ve bunlara bağlı iki önerim:
1. Tesbitimiz: Herhangi bir nedenle çıkan orman yangınlarının hızla büyümesinin ve önlem alınamamasının sebebi orman alanlarının alt örtüsünün sararmış otla, çam kozalak ve iğnelerinin oluşturduğu çok kolay alev alıcı malzemelerle örtülü olması ve bu örtünün tutuşmasıyla alevin rüzgarla çok hızlı bir şekilde yayılması, yangının rüzgar süratiyle doğru orantılı olarak ilerlemesidir. ÖNLEM: Orman içi ve yanındaki otluk alanlar kaldırılmalıdır. Bu imha işleminin mekanik ya da kimyasal olarak yapılması çok maliyetli olup başka sorunlara yol açacağından, koyun keçi gibi hayvan sürülerinin kontrollu bir şekilde bu orman ve makilik alanlarda yayılmasına izin verilerek, hem hayvanların ucuz bir şekilde beslenmesinin sağlanması hem de otların sararmadan yok edilerek yangınların yayılmasının önüne geçilmesi mümkün olacaktır. Bu çözüm aynı zamanda organik ve ekolojik çözüm olacaktır.
2. Türkiyede Akdenizde de Egede de Karadenizde de İç Anadoluda da orman denilince hemen akla çam ağacı türleri gelmektedir. Çam ağacı her koşulda yetişebilen bir ağaçtır ancak orman yangınlarına da en hassas ağaçların başında gelir. Çoğu zaman 30-40 seneden önce kesime gelmemekte bu zaman zarfında da şu veya bu şekilde çıkan yangında da yok olmaktadır. Bu sebeple Türkiyenin her bölgesinde iklim koşullarına uygun olarak her zaman kerestesinden, ürünlerinden yapraklarından yararlanılabilecek türlerden ormanlar oluşturulmalıdır. Örneğin Ege Bölgesinin uygun kesimlerinde zeytin ormanları, Karadenizin uygun bölgelerinde kestane ormanları, İç Anadolunun uygun bölgelerinde akasya ve bal ormanları oluşturulabilir. Akdenizde defne, yaban mersini kültürleri oluşturulabilir. Bunları sadece örnek olarak öneriyorum. Bu sayede örneğin Ege Bölgesinde çamla aynı ortamda yetişen zeytin türleri çevre köyler için ürünlerinden, yapraklarından yararlanarak gelir elde edecekleri bir ağaç türü olacağı gibi orman idaresi de bu ürünleri kiralıyarak satarak devlete de bir gelir sağlayabilir. Orman köylüsü de bu zeytinlerden ekonomik yarar sağlayacağından ağaçları kendi ağacı gibi koruyacak, yangın dahil bir çok afeti önlemek için çok gayret gösterecektir. Aynı öneri Karadenizdeki kestane ağaçları için de geçerlidir. Kestane ağaçlarının gelirlerinden istifade edecek köylüler de kestane ağaçlarını gözü gibi koruyacaktır. SONUÇ: Bu önerim kısmen İzmir Bergama’da uygulanmıştır. Orman idaresi tarafından Orman Köylülerine fıstık çamları kiralanmış, küçük bir bedel karşılığında gelirleri köylülere bırakılmış ve böylece köylü bırakın ormanları yok etmeyi, boş arazilere dahi fıstık çamı dikerek ağacın ürünlerinden ve kerestesinden daha çok yararlanmaya başlamıştır.
Not: BİLİYOR MUSUNUZ?
Ziraat Mühendisi Özer Başaran’dan alıntıdır. Zeytin ile incir ağacı bağlantısını eğer bilimsel olarak mercek altına alırsak; zeytin ağacı ile incir ağacı doğaya ters çalışır. Bütün bitkiler gündüz oksijen verirken, zeytin ve incir ağaçları karbondioksit salınımı yapar. Gece ise diğer ağaçlar karbondioksit verirken, zeytin ve incir ağaçları ise oksijen vermeye başlar. İncir ağacı yapraklarını döker ama zeytin ağacı hiçbir zaman yapraklarını dökmez. Zeytin ağacı devamlı bir oksijen salgılamaktadır. Bu durum İtalya ile Edremit Körfezinde kendisini daha net gösterir. Zeytin ağacı geceleri oksijen verirken, bir yandan da sabaha kadar atmosfere iyot saçan denizimiz ve Kaz dağlarından gelen temiz hava ile karışan bir havamız bulunmaktadır. Tan yeri ağarırken, deniz kıyısından gözlendiğinde, bu durum bir bulut ve sis halinde göze çarpar.
Zeytin ağacı ile incir ağaçları aynı dönemde meyve verir. Bu dönem zeytin sineğinin üremeye başladığı zamanlardır. Zeytin sineğinin, zeytin ağaçları ve zeytin meyvesine zarar vereceği dönemlerde, iyice olgunlaşan incir ağaçlarının meyveleri bal dökmeye başlar. İncirin balı, zeytin sineğine cazip gelir ve zeytin yerine incir meyvesini tercih eder. Zeytinliklerdeki incir ağaçları tıpkı bir paratoner gibi zeytin sineklerini üzerine çeker. İncir balını yiyen zeytin sinekleri bir süre sonra zehirlenerek ölür. Mübadele öncesinde Ege kıyılarında yaşayan Rumların her zeytin tarlasına 3-4 adet incir ağacı dikmiş olmasının sebebi de budur. Oysa bizim özellikle yeni nesil zeytin üreticilerimizin bir çoğu bu gerçeği bilmedikleri için, zeytin bahçelerindeki yüzlerce incir ağacını sinek topluyor diye kesmişler ve odun yapmışlardır. Bunun sonucunda da bugün zeytin sineği başta olmak üzere zeytin zararlısı uçkunlar çoğalmıştır.