TERÖRÜN GÖLGESİNDEN BARIŞIN UMUDUNA: TÜRKİYE YÜZYILI MÜMKÜN MÜ?
MAKALE
Paylaş
14.07.2025 11:53
234 okunma
Hüseyin Demir

Türkiye, yaklaşık 40 yıla yaklaşan terörle mücadelesinde dün itibarıyla önemli ve sembolik bir eşiği daha geride bıraktı. Süleymaniye’de PKK mensubu 30 kişilik grubun silah bırakması, siyasî ve toplumsal düzlemde yeni bir pencere araladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu gelişmeyi; geçmişteki gibi romantize edilmiş bir barış masalına değil, milletin onurunu esas alan, devletin egemenlik ve hukuk düzenine bağlı, “Terörsüz Türkiye” idealinin sahada somutlaşan bir parçası olarak tanımladı.

Erdoğan’ın bu çerçevede verdiği mesaj son derece netti:

· “Türk, Kürt, Arap; 86 milyonun tamamı kazanmıştır.”

· Sürecin hiçbir şekilde bir pazarlık ya da al-ver mantığına dayanmadığı, devletin hukuk temelli kararlılığına yaslandığı belirtildi.

· TBMM merkezli bir barış komisyonu kurulacağı ve yasal reformlarla sürecin kurumsal zemine oturtulacağı ilan edildi.

Bu, sadece bir sembol değil; Cumhuriyet tarihinin demokratik ve millî irade eksenli yeni bir restorasyon süreci olabilir.

Toplumsal Güven Bunalımı: Barışın En Zor Cephesi

Ancak tüm bu gelişmelere rağmen kamuoyunda ciddi bir temkin ve güvensizlik hâkim. Bunun tarihî, psikolojik ve siyasî birçok sebebi var. Devletin geçmişteki hataları kadar, terör örgütünün defalarca verdiği sözleri tutmaması da bu güvensizliği derinleştirdi. Özellikle DEM çevrelerinin barış sürecini kendi siyasî meşruiyetlerini tahkim etme aracı olarak kullanma eğilimi, toplumun bu gelişmelere samimi yaklaşmasını zorlaştırıyor.

Barış, sadece silahların susmasıyla değil; adaletin sesiyle, hukukun diliyle ve milletin gönlüyle sağlanabilir. Erdoğan da tam burada, meseleyi siyasî manevralarla değil; devlet aklıyla, millî bütünlükle çözmeye çalışıyor.

Bahçeli’nin Sessiz Gücü: Barışa Millî Karakter Kazandırmak

Bu noktada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin katkısını göz ardı etmek mümkün değil. Bahçeli, son yıllarda "önce devlet" vurgusunu yaptığı tüm çıkışlarda olduğu gibi, bu süreçte de terörle mücadelede kararlılıktan taviz verilmeden, demokratik normalleşme sürecine katkı sunuyor. Erdoğan ile Bahçeli'nin bu başlıkta gösterdiği eşgüdüm, süreci istismar değil; istikrar odaklı yürütme kararlılığını ortaya koyuyor. Bu, devletin kurumlar üzerinden değil; milletin iradesiyle barışı sahiplenmesi anlamına geliyor.

Türkiye Yüzyılı İçin Barış Mümkün mü? Evet, Ancak…

Türkiye Yüzyılı vizyonu, sadece teknolojik atılım, büyük projeler veya dış politika hamlelerinden ibaret değil; aynı zamanda iç barışını tesis etmiş, toplum katmanlarını buluşturmuş bir Türkiye’yi de içeriyor. Ancak bunun için birkaç hayati ilke devreye sokulmalı:

1. Barış, silah bırakmakla değil; hukuk ve sosyal adaletle sağlanır.
Devlet, güvenliğini korurken adalet terazisini de sağlam tutmalıdır.

2. Sürecin merkezinde Meclis olmalıdır.
Kurulacak barış komisyonu, yasama iradesinin halk nezdindeki temsilini güçlendirecek, süreci meşrulaştıracaktır.

3. Toplumsal eşitlik ve kimlik tanıma, ayrışmayı değil bütünleşmeyi sağlamalıdır.
Kürt, Alevî, Sünnî, Laz, Çerkes, seküler veya dindar… Her kesimin eşit yurttaşlık bilinciyle bir arada yaşaması teminat altına alınmalıdır.

4. Muhalefetin siyasî fırsatçılığına karşı dikkatli olunmalıdır.
Barış dili üzerinden kazanım hedefleyen değil, sorumluluk alan bir yaklaşım teşvik edilmelidir.

Barışın Temel Dinamiği: Güvenilir Devlet, İrade Sahibi Millet

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu süreç milletin ve devletin onuruna yaslanmaktadır” sözleri, aslında yeni sürecin temel karakterini de özetliyor. Bu seferki barış arayışı, geçmişin zayıf ve muğlak çözüm süreçlerinden farklıdır. Çünkü bu defa devlet, kendi egemenlik sınırlarını pazarlık masasına koymamakta; aksine halkın tamamını temsil eden TBMM üzerinden bir meşruiyet zemini inşa etmektedir.

Elbette ki kolay değil. Şehitlerin emanetine, milletin hissiyatına, geçmiş acılara saygılı ama geleceğe umut taşıyan bir dil gerektiriyor.

Barış, Unutmak Değil Hatırlayarak Helalleşmektir

Eğer bu süreç; adalet, merhamet ve millî irade etrafında şekillenirse, Türkiye Yüzyılı'nın en güçlü halkalarından biri olabilir. Ama barış, sadece diplomatik ve siyasî bir süreç değil; aynı zamanda toplumsal bir inşadır. Güvensizlik, istismar ve kutuplaşma bu inşanın harcını zayıflatır.

Ancak, Türkiye bugün daha güçlüdür. Devletiyle, liderliğiyle, milletin ferasetiyle... Ve barış, bu güçten doğacak bir irade ile anlamlı olacaktır.

 

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya