TÜRKİYE YENİ YILA OPERASYONLA MI GİRİYOR?
MAKALE
Paylaş
29.12.2025 17:11
95 okunma
Nejmettin Özdemir

Geçtiğimiz yılın 7 Aralık günü muhalif güçlerin Şam’ı ele geçirmesi ve 24 yıllık iktidardan sonra Esad’ın devrilmesiyle yeni bir dönemin başladığı Suriye’de, Ahmet El Şara liderliğindeki yeni yönetim, en zorlu mücadelesini, ülkenin toprak bütünlüğü ile içeride toplumsal barış ve güvenliğin sağlanması yolunda veriyor.

Suriye toplumu Arap, Nusayri, Türkmen, Levanten, Kürt, Dürzi, İsmaili, İmami, Nusayri, Asur, Ermeni ve Çeçen gibi farklı gruplardan oluşuyor.

Esat yönetimine karşı kazanılan savaştan sonra, güneyde Dürziler, kuzeyde Kürtler gibi ülkenin farklı yerlerindeki dini ve etnik gruplar, bağımsızlık veya özerklik ya da yeni yönetimde daha fazla söz sahibi olabilmek adına silahlı faaliyetler içerisine girmiş ve Şara yönetimine direnç göstermiş durumdalar.

Yeni Anayasa

13 Mart 2024’te, ülkede beş yıl boyunca geçerli olacak geçici anayasa ilan edildi. Mevcut Suriye Silahlı Kuvvetleri, ulusal bir kurum olarak belirlendi ve yetkisiz silahlı grupların bölgesel olarak var olması yasaklandı. 

Geçici anayasa, özellikle Dürziler ve Kürt gruplar arasında hoşnutsuzluk doğurdu ve bu gruplar Şam'ın kendi bölgelerindeki otoritesini kabul etmekte isteksiz olduklarını ifade ettiler.

Dürziler

Geçiş hükümetini aşırılık yanlısı olarak nitelendiren Dürziler, uzlaşı olasılıklarını kategorik olarak reddetti. Halen ülkenin güneyinde zaman zaman Arap aşiretlerine saldırmakta ve yönetime karşı silahlı direniş faaliyetleri yürütmekteler.

Kürtler

Kürt gruplar da isteklerini karşılamadığını iddia ettikleri yeni anayasayı reddederek, Kürt devletinin özerkliğine izin verecek federal bir yönetim sistemi talep ediyorlar.

SDG (Suriye Demokratik Güçleri) adı altında yapılanan Kürt gruplar ülkedeki en büyük silahlı ayrılıkçı grubu teşkil ediyor.

Öte yandan SDG’nin ülkenin kuzeyinde kontrol ettiği bölge, Suriye’nin en verimli tarım arazileri ile su ve petrol kaynaklarını barındırıyor. Bölgedeki petrolü Amerikan şirketleri çıkarırken, günlük 110 bin varil üretimi yapılan petrolden SDG (PYD-YPG)’nin elde ettiği yıllık gelir 2,5 milyar Doları aşıyor. Diğer bir deyişle örgüt, her yıl Suriyelilerin en az 2,5 milyar Dolarlık petrolünü gasp ederken, Suriye yönetimi bu gelirden mahrum kalıyor.

İsrail Faktörü

Esad rejimi zamanından bu yana Suriye’ye saldırılarını sürdüren İsrail, rejimin düşmesinin hemen ardından, ülke genelindeki askeri ve stratejik noktaları yoğun şekilde bombalayarak imha etti. Bununla da yetinmeyen İsrail, Golan tepelerinde geçmişten süregelen işgalini ileri taşıyarak Şam’ın yakınlarına kadar sokulmuş durumda.

Tüm bunların yanında İsrail, farklı etnik kesimleri hem devlet otoritesine, hem de birbirlerine karşı kışkırtarak, Suriye’de toplumsal barışın oluşmasını engellemeye ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışıyor.

İsrail Dürzilerin güya hamiliğine soyunarak, onlar üzerinden Suriye’ye ültimatom veriyor.

Öte yandan, İsrail’in uzun süredir Suriye’nin kuzeyini elinde tutan Kürt gruplar ve PYD/YPG ye olan desteği ve yakın ilişkileri biliniyor.

Etrafındaki güçlü ve istikrarlı her devleti kendi güvenliğine tehdit sayan İsrail, Suriye’yi istikrarsızlaştırmak, dahası bölerek zayıf düşürmek istiyor. İsrail’in Amerikan destekli planı; güneyde Dürziler, kuzeyde Kürtler, Batıda muhalifler ve merkezde HTŞ devletinden oluşan dörde bölünmüş bir Suriye’yi öngörüyor. Bu yolla İsrail, kendi kontrolündeki Dürzi ve Kürt bölgelerini, Davut koridoru ile birleştirerek “arz-ı mev’ud”u gerçekleştirme yolunda önemli bir adımı tamamlamış olacak.

10 MART MUTABAKATI

Şara yönetimiyle SDG arasında varılan 10 Mart mutabakatı ile SDG’nin bu yılın sonuna kadar Suriye ordusuna entegre olması kararı alınmış idi.

Ancak gelinen noktada, SDG entegrasyon konusunda ayak dirediği gibi, silah bırakmama ve özerklik gibi Suriye yönetiminin kabul etmeyeceği bir takım ayrılıkçı şartlar ileri sürmek suretiyle, bir oyalama ve direnme hali ortaya koymaktadır.

Yıl sonuna kadar bu halin devam etmesi ve entegrasyonun gerçekleşmemesi durumunda, Suriye ve Türkiye’nin SDG’ye karşı bir operasyon düzenlemesi ihtimal dahilinde.

Amerika’nın Pozisyonu

Amerika yıllardır eğitip donattığı PYD-YPG’yi gözden çıkarmak istemiyor ve bu emeli bölgede DEAŞ’la mücadelede PYD-YPG’nin önemli bir müttefik olduğu perdesinin arkasına saklamaya çalışıyor.

İşin aslı ise Amerika’nın bölgede ele geçirdiği petrol kaynaklarına, PYD-YPG’ye bekçilik yaptırdığı gerçeğidir. Örgütün entegrasyonu halinde Suriye yönetimine geçecek olan petrol gelirlerinden mahrum kalacak olması, Amerika’nın bu entegrasyona ayak diremesinin önemli nedenlerinden birini oluşturuyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “SDG’nin bir an önce Suriye Ordusuna entegre olması gerekir” açıklamasını takiben SDG Halep’te saldırılar düzenledi.

Ayrıca Türkiye ve Şam’ın SDG üzerindeki baskılarını artırması üzerine, bölgede bir DEAŞ saldırısı olduğu senaryosu ortaya atıldı. Bunun üzerine Amerika düzenlediği büyük çaplı operasyonda ölü sayısının dört olduğunu açıkladı. Bu çapta bir operasyonda ölü sayısının dört olması gerçekçi olmayıp, bölgedeki DEAŞ varlığı ve saldırısı iddiası, SDG’ye operasyon yapılmasına karşı bir gerekçe oluşturma çabası olarak görülmelidir.

Bölgede gerçekçi bir DEAŞ tehlikesinin bulunmadığı, Türkiye tarafından sahadaki verilere dayalı olarak defalarca ortaya konulmuştur. Ayrıca bölgedeki bu tür tehlikelere karşı bir terör örgütüyle değil, Türkiye ile işbirliği yapılması gerektiği her seferinde vurgulanmasına rağmen, Türkiye’nin bu çağrısı cevapsız kalmıştır.

Öte yandan, DEAŞ saldırısı tehdidine karşı Amerika, bölgenin değişik yerlerine radarlar ve hava savunma sistemleri yerleştirmiştir. DEAŞ’ın bir hava gücü olmadığına göre, Amerika’nın bu hava savunma sistemlerini kime ve neye karşı yerleştirdiği, üzerinde durulması gereken mühim bir konudur.

Türkiye

Türkiye her şeyden önce Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunuyor ve istikrarlı bir Suriye istiyor. Türkiye’nin güvenliği Suriye’den başlıyor ve ülkedeki karışıklık ve istikrarsızlık, Türkiye için güvenlik tehdidi demek. Türkiye ekonomiden, askeriyeye her alanda Suriye’ye destek veriyor. İki ülke arasında yapılan askeri işbirliği anlaşması gereği Türkiye halen Suriye ordusuna eğitim veriyor.

OPERASYONUN GEREKÇELERİ

Suriye İçin;

1-) Ülke birliğini siyasi ve sosyal olarak sağlamak,

2-) İç güvenlik ve sınır güvenliğini sağlamak,

3-) Suriye halkının gasp edilmiş arazi, su ve petrol kaynaklarını geri almak,

4-) Topraklarını terör gruplarına kullandırmamak, terör üreten ve teröre yataklık eden devlet olmaktan uzaklaşmak, Suriye için SDG’ye yapılacak operasyonun gerekçelerini oluşturuyor.

Türkiye İçin;

1-) Suriye’nin bütünlüğünün sağlanması,

2-) Sınır güvenliğinin sağlanması,

3-) Terörü kaynağında yok etme paradigması,

4-) Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşlerinin sağlanması, Türkiye için olası operasyonun gerekçeleridir.

SDG’nin 10 Mart mutabakatına uymaması halinde, duruma kayıtsız kalınması, Türkiye ve Suriye yönetiminin SDG ve terörist yapılar karşısındaki inandırıcılığını, daha önemlisi caydırıcılığını sorgulatacaktır. Türkiye kuzey sınırındaki PYD-YPG terörü sorununu kısa sürede çözemez ve bu sorun uzayıp giden bir kangren haline gelir ise PKK ile yıllarını, canlarını ve parasını kaybettiği süreci, bu kez SDG ile yaşama noktasına gelecektir.

OPERASYON OLUR MU?

SDG Neye Güveniyor;

SDG’nin kendisine karşı bir askeri operasyon yapılmayacağı yönündeki kanaati;

1-) Terörsüz Türkiye sürecinin, müdahale etmekte Türkiye’nin elini bağlayacağı düşüncesi,

2-) Bölgede konuşlu CENTCOM’un Trump ile bir ayrışma ve karşı duruş içinde olduğu inancı,

3-) İsrail’in kışkırtma ve abartılı vaatlerine inanıp, güvenmesinden kaynaklanıyor.

Şam SDG’nin Üzerine Yürürse;

1-) Ordu’da asker, cephane ve askeri teçhizat kaybı,

2-) İsrail’in, güneyde Dürzîleri hareketlendirerek çatışmaya itmesi,

3-) İsrail’in bizzat Şam başta olmak üzere Suriye topraklarına hava operasyonları düzenleme riski mevcut.

Şam yönetimi bütün bu riskleri göz önünde bulundurarak, Türkiye’den SDG’ye yapılacak bir operasyon sırasında, güneyde Dürzülerin çıkaracağı çatışmalar ve İsrail’in saldırılarına karşı destek ve koruma sözü almak istiyor.

Operasyon Ertelenebilir Mi?

Suriye ile Türkiye arasında resmi olarak askeri işbirliği anlaşması imzalanmasına ve Suriye Türkiye’den askeri destek talep etmiş olmasına rağmen, bugüne kadar Türkiye’nin Suriye’de bir askeri üs, geniş çaplı bir tesis ya da bir savunma sistemi kurulumunun olmadığı görünüyor.

Son dönemde, Türkiye’nin Suriye’de radar sistemleri kuracağı konuşulmakla birlikte, bu henüz gerçekleşmiş değil.

Bu durum göz önüne alındığında, planlanan operasyonun, uygun süre ertelenmesi gündeme gelebilir.

Yakın zamanda, Amerika’nın Suriye üzerindeki “Sezar yaptırımlarını” kaldırmış olmasının, Suriye’nin SDG’ye bir operasyon düzenlememesi şartına bağlanmış olabileceği de ihtimaller arasında.

Uzun süren iç savaş sonrasında, halen toparlanamamış bir ülkenin geçici cumhurbaşkanı olan Şara, yeni bir iç savaşa sürüklenme olasılığı taşıyan böylesi bir operasyonu göze alamayabilir. Şam’ın ordusu, silahı, cephanesi, ekonomik gücü ve yönetim kabiliyeti bunu kaldıramayabilir.

Temelini PYD-YPG terör örgütünün oluşturduğu SDG, sadece Kürt gruplardan oluşan bir yapılanma değil, aynı zamanda Amerika ve İsrail’in üzerinden vekâlet savaşı yürüttüğü bir vekil unsurdur.

Şara, karşısında SDG, İsrail ve Amerika’yı görürken, arkasında sadece Türkiye’yi görüyor. Bu durumun O’nun adım atmasını zorlaştırdığı açık.

SDG’ye karşı bir operasyonun yapılıp yapılmayacağını belirleyecek önemli faktör, SDG’nin 10 Mart mutabakatına uyup uymayacağı kadar, Türkiye’nin Şam’a ne kadar ve nereye kadar destek vereceği hususu olacaktır.

Muhtemel Operasyon

Suriye’nin operasyon yapması halinde Türkiye’nin destek vereceğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler çok kereler dile getirdi.

Türk dışişleri ve askeri heyetleri, son dönemde Suriye ziyaretlerini sıklaştırdı. Muhtemel operasyonun tüm detayları hazırlandı.

Yapılan tüm değerlendirmeler sonucunda operasyon kararı alınması halinde;

31 Aralık SDG’ye, 10 Mart mutabakatına uyması için verilen son sürenin sonudur ve gece yarısı 24:00’te biter.

Operasyonda öncelikle hava harekatı olacağı açıktır. Bu tür harekatlar mutad olduğu üzere, direncin en zayıf olacağı, derin uyku zamanı olan 02:00 ila 05:00 saatleri arasında yapılır.

Muhtemel bir operasyona İsrail’in müdahil olması halinde, Türkiye ile İsrail arasında ilk sıcak çatışma gerçekleşebilir.

Bölgedeki gelişmeler, Suriye-Türkiye ile Amerika-İsrail denkleminin nasıl şekilleneceğine bağlıdır.

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya