Muhterem Müslümanlar!
Hayber’in fetih günüydü. Müslümanlar o gün, büyük
bir zafer elde etmişlerdi. Zaferin ardından sahabiler Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s)’in yanında, canlarını feda eden
şehitleri bir bir anıyorlardı. Birinin adı zikredildiğinde
Peygamber Efendimiz (s.a.s), o kişi hakkında şöyle
buyurdu: كَلّ َ إِن ِي رَأَيْتُهُ فِي الن َارِ فِي بُر ْ دَةٍّ غَل َهَا “Hayır! Ben onu
kamu malından çaldığı bir hırka ile cehennemde
gördüm.”1
Allah Resûlü (s.a.s) bu sözleriyle bizlere; kamu
hakkını çiğnemenin Allah yolunda ölen bir kimsenin şehit
olmasına engel olacak derecede büyük bir günah olduğunu
haber vermektedir.
Aziz Müminler!
Kamu hakkı; ‘Hukukullah’tır; Allah’ın hakkıdır,
Rabbimizin bizlere emanetidir. Bu emanete sahip çıkmak,
Müslüman olmanın bir gereğidir. Kamu hakkına ihanet
etmek; sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir
zulümdür.
Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat
alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde şahsi ve keyfi bir
tasarrufta bulunamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların
değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş
yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da hakkıdır.
Kur’an-ı Kerim’de ‘Gulûl’ olarak isimlendirilen hazine,
kamu, belediye, vakıf ve dernek mallarına el uzatmak;
insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen
ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz,
“…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü,
hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir...”2
buyurmaktadır.
Kıymetli Müslümanlar!
Kimi zaman görsel ve yazılı yayın organlarında
gündeme gelen, kimi zaman dijital mecralarda dillendirilen,
kimi zaman da insanlar arasında sohbet konusu olarak geçen
kamu hakkı ihlallerini ve yüce dinimiz İslam’ın bu konuya
bakışını bugün bir kez daha hatırlayalım.
Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve
kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete
geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i
meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır.
Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır:
“Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile
almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat
yeri onun boynuna dolar.”3
Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya
ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri
layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır.
Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım
yapmak, tanıdığı kişilere öncelik vermek, çalışma
saatlerinde şahsi işlerle meşgul olmak, hak hukuk
tanımamaktır, günahtır. Yaptığı iş karşılığında aldığı
ücretten başka, hak etmediği bir ücret talep etmek harama el
uzatmaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu hususta bizleri
şöyle uyarmaktadır: “Bir kimseyi bir işte görevlendirip
yaptığı işin karşılığı olarak ona bir ücret verdiysek,
onun bu ücret dışında alacağı her şey emanete
hıyanettir.”4
Değerli Müminler!
Hediye kisvesine bürünen her türlü çıkar ilişkisi,
cehennem ateşinden bir parçadır. Dijital mecralarda, yazılı
ve görsel medyada yalan ve yanıltıcı haberlerle
manipülasyon yaparak kamuyu zarara uğratmak haramdır.
Bir kişinin yapabileceği bir iş için birden fazla kişiyi işe
almak kamu kaynaklarını israf etmektir. Torpil yapmak ve
yaptırmak, adam kayırmak ve kollamak, gençlerimizin
hayallerini çalmaktır. Bir takım kanuni boşluklardan
yararlanıp adeta gayrimenkul mafyası oluşturarak kamunun
ve şahısların malına haksız yere el koymak, sahte belgeler
ve yalan beyanlarla bunları haksızca ele geçirmek haramdır,
zulümdür.
Aziz Müslümanlar!
Elektrik ve suyu kaçak kullanmak, toplumun
tamamının malına el uzatmaktır, haramdır. Devletin;
tarımda, hayvancılıkta ve ticarette verdiği destekleri amacı
dışında kullanmak, kamu hakkını ihlal etmektir, günahtır.
Daha fazla destek almak için olmayan tarlaları varmış gibi
beyan etmek ya da vasıfsız tarlaları vasıflı göstermek,
büyük bir haksızlıktır, zulümdür. Değeri düşsün diye
çiftçinin ürününü tarlada bekleterek gerçek fiyatının altında
almak, fiyatlar artsın diye karaborsacılık ve stokçuluk
yapmak, haksız yere milletin malına el koymaktır, haramdır,
günahtır.
İhtiyacı olmadığı halde sosyal yardım almak,
ailesinden kalan maaşı alabilmek için resmiyette boşanıp
gerçekte birlikte yaşamaya devam etmek, ateşten gömlek
giymektir. Naylon fatura ile vergi kaçırmak, sahte belgelerle
mal beyanını düşük göstermek haramdır, günahtır. Engelli
muafiyetinden yararlanılarak alınan aracı amacı dışında
kullanmak, vergi imtiyazını istismar edip bunu bir rant
kapısına çevirmek kamu hakkını gasp etmektir, haramdır.
Menfaat elde etmek için rüşvet alıp vermek ise Allah’ın
lanetine müstahak olmaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz
الل ٰ ِ لAllah’ın laneti, üşvet“ عَلَى الرَشِ ى
verenin de alanın da üzerine olsun.”5 buyurmaktadır.
Kıymetli Müminler!
Dün, hicri 1447. yıla girdik. Hicri yeni yılımız
mübarek olsun. Yüce Rabbim, hicri yılımızı; ümmet-i
Muhammed’in birlik ve beraberliğine, bütün mazlumların
felaha ermesine, hatalarımızı gözden geçirip günahlarımıza
tövbe etmemize, kamu hakkına dair hassasiyetimizi
yenilememize vesile kılsın.
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısı
ile bitiriyorum: “Kamu malından haksız kazanç
sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı
vardır.”6
1 Müslim, İman, 182.
2 Âl-i İmrân, 3/161.
3 Müslim, Müsâkât, 141.
4 Ebû Dâvûd, Harâc, fey’ ve imâre, 9,10.
5 İbn Mâce, Ahkâm, 2.
6 Buhârî, Farzu’l Humus,